O gece uyuyabileceğini düşünmüştü. Soğukkanlıydı ama vicdansız değildi. Sadece yapması gerekti ve yaptı. Fakat şimdi her gözünü kapattığında o kanlı vücut gözünün önüne geliyordu, dayanamıyordu. Bu kadar kolaydı işte bir cana kıymak. Bu çok kolaydı. Zor olan, bunu yapabilecek hale gelmiş olmaktı. Nasıl geldi bu hale? Saatlerce düşündü bunu... katil doğmamıştı sonuçta! Nasıl, nasıl? Cani biriydi artık. Bu olayı yapmak zorundaydı ve yaptı işte. Yapmasaydı belki şimdi o yerin altında olacaktı. Sadece kendimi korudum diye avuttu kendini. Fakat kolay mıydı bu gerçekle yaşamak? Katildi artık. Bunu sadece kendi biliyordu belki ama katildi. Deli gibi uykusu vardı ama gözünü kapattığı zaman o anda buluyordu kendini. Sabaha kadar gözünü kırpmadan yatakta oturdu. Artık kalkmalı ve akıp giden hayatına devam etmeliydi. İhanetin affı olmazdı. Olsaydı öldürmezdi kimseyi zaten. Fakat biliyordu, bugün bütün herkes ona tek bir kişiyi soracaktı. “O nerede?” diyeceklerdi. Tek yakın arkadaşı kendisiydi çünkü. Bu sebepten kimse ondan şüphelenmeyecekti de. Geceden beri planladığı sözleri tekrar etti: “Okuldan çıktıktan sonra konuşmadık hiç. Görmedim. Eve gittim. Beni aramadı. Bundan şüphelenmeli miydim bilmiyorum. Gerçekten bilmiyorum...” Bu sözleri tekrar edip hazırlandı ve okul için yola koyuldu. Hayatını bu şekilde devam ettirmek gerçekten zordu. İki gün öncesiyle bugünü bağdaştıramaması zihnini çok yoruyordu. Döktüğü gözyaşlarını sildi, yutkundu, tutundu. Bir süre pencereden dışarıya bakıp kaldı. Artık gitmesi gerekti. Unutması gerekti.
Aydınlık (2. Bölüm)
Yayınlandı