Abimin kızını kucağıma alıp gezdirdiğim bir gün, bebeklerin ayna görünce heyecanlandıklarını fark etmiştim. Anam bizi öyle gördüğünde ise “Bebeği aynaya baktırma, aylık olur.” diye uyarmış ve yeğenimi kucağımdan alıp içeri geçmişti. Belli ki insan, belli bir yaştan önce, kendini görmemeliydi.


Çocukken ayna, kendime bakıp da gerçekten var olup olmadığımı, var isem tam da aynada göründüğüm gibi olup olmadığımı sorguladığım bir araçtı sadece. Uzun uzun bakar ve “Ben gerçekten de bu muyum? Bana bakanlar, işte şu karşımda gördüğümü mü görüyorlar gerçekten de?” diye sorup dururdum kendime. Sonra liseye başladım ve ayna elimden düşmez oldu. Evet, aynaya çok bakıyordum ama kendimi beğendiğim için değil; aksine, beğenmediğim için. Saatlerce saçlarıma biçim vermeye çalışır, sivilcelerimle uğraşır ama en nihayet finalde “Şu tipe bak arkadaş yaaa!” deyip bırakırdım aynayı elimden. Ve sonra bir şey oldu; kendime bakmayı unutmaya başladım. 


Bir keresinde nenem, evdeki aynaları ters çevirmişti ve çocuk aklımı karıştırmıştı. Komik, belki de saçma bir cevap vereceğinden emin, sormuştum:


"Aynaları niye ters çevirdin nene?"

"Sen yüzünü çok seviyorsun, değil mi? Ters çevirdim ki kendini değil, kurdu kuşu, ağacı da göresin diye..."


Beklediğim saçma cevap buydu işte. Yaşadığımız mahallede kurt falan yoktu ve istesem de göremezdim. Kuşları ve ağaçları ise her gün görüyordum. Aynayı ters çevirmekle alakası neydi ki bunun?


Diyorum ya, sonra bir şey oldu işte. Nenemin sözü döndü, dolaştı ve yaşım otuzu geçtiği bir gün bana ulaştı ve anlamını bıraktı, gitti…


“Ayna,” diyordu nenem, “yansıtır ışığı, seni sana gösterir. Ancak aynanın aydınlığı, ardındaki karanlıktan gelir. Aynanın ardı, sırdır. Ve On İki İmamlar'da ters çevrilir aynalar. Ters çevrilmiş aynaya bakan, karanlığı görür. Bu karanlıkta dışarı çıkar, kurdu kuşu, ağacı görür. Ancak kimse, evinde oturarak başka canları göremez. Onları görmek için yol yürümek gerekir. Yani karanlıkta görmek, gayretle mümkün olur. Ve kurdu kuşu, ağacı görmek, sadece onlara bakmak demek değildir; onların eksiklerini, ihtiyaçlarını görmektir.”


"Karanlık da bir aydınlıktır." demek isterdi nenem; elbet, gayretiyle emeğini sır edenler için… "Yüzünü değil yüzleri sev... Bak, cümle can var ki sen de varsın. Gör onları da, onlarda kendini gör."


Yıllar var ki artık aynaya bakmıyorum. Cansız dedikleri havaya, toprağa, suya; sonra kedilere, ağaçlara, kuşlara bakıyorum. Biliyorum ki baktığımda gördüğüm, benim. Biliyorum ki onları sevmeden kendimi de sevemem.


Cümle canda kendini görene,

Gayreti kendine yol bilene,

Emeğini canlara pul edene,

Karanlığı aydınlık edene,

aşk olsun.


Gerçeğin demine hü!



13 Temmuz 2021

Gültepe