güneş bir gün aydınlatırken, ısırtırken kalbimi 

bir gün karşıma dikilip ölüme davet ediyordu beni 

sahi, bu hep böyle mi olur?

kaçıyorum durmadan

bir şeylerden kaçıyorum, ardıma bakıp da bulamıyorum kendimi 

ait olamıyorum hiçbir şehre, yahut bir kalbe 

yerleşmiyorum kendime 

birkaç kadeh şarapla avuturken şu ruhsuz bedenimi 

bir çift mavi gözde kayboluyorum en siyah gecede 

kafamın içi düşlerle çevrili, bir parça sevgi adına

sayfalarca şiir dökmüş ellerim kağıtlara

kafamın içi karmakarışık, fikirlerimde ölü bi ben

aynalarla yüz yüzeyim

ölü ruhumu tekrar tekrar izlemek adına

o tuhaf sır perdesinin ardında gizleniyorum 

yanaklarımdan süzülen birkaç damlayı elimin tersiyle siliyorum 

keybedişlerini oyuncak yapmış, saçlarında beyazlar çoğalmış 

küçük bir çocuğum ben aslında 

peki sen niye izin vermiyorsun yoluna bulutlar koymama?

niye izin vermiyorsun serin gecelerde üzerini şiirlerle örtmeme?

şiir mi sevmezsin bulut mu?

hangi güneş sevmez ki bulutları?

hangi şiir nefret eder ki şairinden?

öyle güzelsin ki

şiirler ve bulutlar koydum yollarına

her canın yandığında, yüzün her asıldığında 

gel, her birini kalbimden topla…