Hüzün pazarına uğramış kuş gibi
Eski evlerin denizinde uçan
Martıları sayıyorum bu kez.
Bir elin parmağını geçmiyor sayıları.
Yolunu şaşırıp düşerken bir merdivenden
Sonu maviye çıkan sokaklar tanıyorum.
Şimdilerde en çok,
Çiçeklerini bıraktığın yer değiyor yüzüme...
Olsun.
Keserken bir satır saç uçlarımdan
Bir memleketi özler gibi Kaya'nın
Bir Arnavut sokak merdivenden iniyorum.
Bir çam yolu yürürken ileride
Anason kokan bir masanın
Kenarında ilişmiş bir kedi gibi
Parmak uçlarımla oynuyorum hep.
Ellerim hep aynı satırdan
Saç uçlarıma dek...
Sağım solum bomboş.
Bir adım atsam düşlerimde,
Hep gördüğüm uçurumdan düşeceğim.
Varsın koştuğum yer sana aksın.
Deli bir akarsuyun ortasında
Kana kana susuyorum seni.
Bir mil, bin beş yüz adım sonra
Bütün kitaplar bizi söyleyecek...
Ağır ve uzak gelen bir melodinin
Arasında dinlenirken çocukluğum
Müren'in en son dediği yerde,
Elbet bir gün, eski evlerin
Yazısız duvarlarına ellerimizle dokunurken
Her şeyi maviye boyayacağız.
Aynı satırdan,
Aynı satıra dek.
"Bu böyle yarım kalmayacak..."