Sonbahar uğultusu ruhumun bıçak kesiği yerlerini tırmalıyordu
Güneşin batmasına az kalmıştı
Gurbetten gelecek bir gemiyi bekler gibi
onu dudakların ufkuna bakıyordum
O ise kirpikleri ile gökyüzündeki bulutların kalbini deşiyordu
Düşünceliydi
Sorduğum soruyu yüreğinin süzgecinden
geçiriyor,
harfler yüreğine, anlamlar ruhunun boşluğuna düşüyordu
Hissediyordum,
Az sonra tetik çekilecek, mermiler hayallerimi delik deşik edecekti
Öfkesinden savrulan cellatlar
can çekişen umutlarımın nefesini kesecekti.
Birden, ay gibi ışıyan dişleri gözükmeye başladı
Gözlerindeki denizde Barbaros'un donanması vardı ve bir Venedik'liydim.
Top gülleri yağdı üstüme ilk cümlesinde
kayboldum gittim çağlar öncesinde bir okyanusun dibinde.
Bir şey diyemedim, en iyi bildiğim şeyi yapıp sustum
Sessizliğin ovalarında sarı yeleli atlar koşturdum
Nal sesleri boşalırken damarlarıma
"bitti" denilen o şimşek gibi çakan, ayrılık senfonisin ilk notasını duydum.
Masadan ilk gözleri kalktı
sonra elleri, sonra saçları
masada bıraktığı tek şey
kalbi zannettiği, o, simsiyah, serttaş.
benden uzaklaşmaya başladıkça
ruhumun karanlık amfisinde
"Ayrılık Senfonisi" yavaş yavaş çalmaya başladı.
Kulak verdim o senfoniye
Aşkın yalan, ayrılığın gerçek olduğunu anladım;
"Bitti" kelimesinden düşen çelik süngüyle gönlümün şah damarını kopardım.
Masada duran kalbine son kez baktım,
Ellerimle ölen hayallerimi okşayıp
oradan sessizce uzaklaştım.
Mücahid Temür
2020-04-08T21:02:42+03:00Gerçekten güzel ve etkileyici 👏