Benim babam çok iyi bir insan, asla onun gibi biri olmak istemezdim. Çünkü haddinden fazla iyi olmak her zaman zarar getirir insana. Çok anlayışlı, çok merhametli, çok yardımsever, çok fedakâr olursan hep ezilirsin. Başkalarının hakkını yememek için var gücünle direnirsin, sonuç olarak her zaman senin hakkın yenir. Kimse üzülmesin, sıkıntı çekmesin, en ufak sorun yaşamasın istersin ama bütün dertler gelir senin üstüne yığılır. Bencil olmamanın bazı bedelleri vardır, çok büyük bedeller. Ödemek zorunda kalırsın, her seferinde daha büyük zarara uğrarsın. Ben babamdan hep bunu gördüm.


Çok öfkeliyim hayata, insanlara, babamın verdiği kararlara. Aklım erdiğinden beridir derim, "Baba sen yanlış yapıyorsun, ben böyle olmayacağım." Babam kırk yaşında fark etti böyle olmaması gerektiğini, değişemedi o ayrı. Şimdi yirmi yaşındayım, isyan ettiğim ne varsa içinde buldum kendimi. İstemedim; zarar görmek, harcanmak, çok iyi biri olmak istemedim ben. Kendimi korumak istedim, bir şeyler feda etmeden düzgünce yaşamak istedim. Olmadı.


Başkaları için biten, başkaları yüzünden sağlığını kaybeden dünya iyisi bir adamın kızıyım ben. Buyum, yapamıyorum. Sanırım başka türlüsünü bilmiyorum. Güç yetiremiyorum. Babamı üzdüğü için nefret ettiğim insanlar listesine yenilerini ekliyorum. Asla hak etmeyen insanların hayatlarını güzelleştirip keyiflerine keyif ekliyorum, ekliyoruz. Ne oluyor ne bitiyorsa başka sonuca çıkamıyoruz. Babam bir ömür geçirmiş böyle, hala cezasını çekiyor, ben de onun yolundan gidiyorum.