Anam, üşümeyelim diye kışın, salonda banyo yaptırırdı bizi. Banyo günümüz cumartesiydi. Anam, salonun ortasına bir bez serer, üzerine bakır leğeni oturtur ve sobanın üzerindeki kazandan aldığı sıcak suyla "harmutladığı" kovadaki suyla bizi yıkardı. 


İlkten başımızı ve gövdemizi sabunla yıkardı. Sonra lifle girişir, gövdemizi kızartır ve nihayet şampuanla bizi güzel kokulara bürüyerek banyoyu bitirirdi. O süre boyunca biz, incecik sesimizle "anne sıcak" diye civiler, sabunların arasında yanan gözlerimizle TRT'nin "Cumartesiden Cumartesiye" programını izlemeye çalışırdık. Biz televizyon izlemeye çalışıp rahat durmadıkça anamız kızar, sabunla başımıza vurarak duruşumuza kendince bir biçim verirdi. 


Bu banyoların en sevdiğim kısmı; anamın, son iki tas suyu dökerken söylediği mâniydi. Gözlerim kapalı, başımdan aşağı ılık sular akarken, kulaklarım bir tıkanır bir açılırken, anamın kesik kesik gelen mânisini dinlerdim. O mâni beni, çocuk zihnimle tam olarak hayalini kuramadığım bir dünyaya götürürdü. 


İşte bu dünyanın ve bana o dünyanın kapılarını açan o mâninin peşindeydim kaç zamandır. Peşindeydim çünkü anam, söylediği mâniyi bir türlü hatırlayamıyordu. Ve dün, nasıl olduysa bir anda aklına geldi ve söyledi. O güzel Kars ağzıyla söylediği mâni şöyleydi:


"Ağrız acız 

Bu sularla gitsin

Sular gibi

Ömrüz uzun

Olsun yavrum"

(Ah bunu anamın sesinden dinleseniz)


Dün, başımdan ılık sular akarken beni bir mutlu, güzel dünyanın hayaline yeldiren mâniyi, yani anahtarımı buldum. Öylesine mutlu, öylesine mutlu oldum ki... Ve ancak, daha fazla da kederlendim. İki kızım, iki çiçeğim var ve yanımda değiller. Oysa onları yıkamayı, küçücük kollarında sıcak baba ellerimin gezinmesini ve bu mâniyi söylemeyi nasıl da isterdim.


Anam, nenem saçlarını yıkarken söylediğinde öğrenmiş bu mâniyi. Anamdan da ben öğrendim ama kızlarıma söyleyemedim. Bu mâni bende önce umuda, sonra kedere dönüştü. Ve ben, büyük kederimi buraya bırakıyorum. Belki birileri, çocuk yıkamanın bir türküsü olduğunu öğrenir, yavrusuna söyler, bir çocuk mutlu olur, büyüyünce bu yaşadığını anımsar ve böylece kederim, eksilir.