Etiler'deki bir kadın kuaföründe sıradan bir sabah... İşe gitmeden önce güvendikleri ellere son dokunuşları yaptıran kadınlar keyifli bir sohbet içerisindeler. Ünlü bir Youtuber ayna karşısında video çekerken kıpır kıpır, kahkahalar atıyor. Saçlarıyla ilgilenen genç içinden sövse de işini yapmaya devam etmekte kararlı. Kuaförün arka bölümündeki gizli bir ofiste, şık bir kadın çalışma masasında oturmuş önündeki cam tablanın üzerinde kredi kartıyla kokainini şeritler haline getiriyor. 

Burası onun gizli ofisi ve aynı zamanda bir tür illegal madde cephaneliği. Kendisi Etiler'deki birçok kadın kuaförünün ve bazı zengin iş adamlarının sahibesi. Korumaları Abdo ve Paris, ofisin diğer tarafındaki özel mini barda bilardo oynuyorlar. Abdo iri yapılı ve hafiften korkucu bir tip. Paris ise yakışıklı ve kıvrak zekaya sahip. Köşedeki antika gramafonda bir Gülten Karaböcek plağı usul usul çalmakta... 

Kuaförde çalışan Manolya kapıyı tıklatıyor. Masanın önündeki tekli deri koltukta oturmuş telefonundan yeni bir çanta siparişi veren Victoria Gizem kalkıp kapıyı açıyor ama bezgin. 

''Tılsım Hanım, kahveniz,'' 

''Sağol şekerim getir,'' 

Manolya huzursuz. Kahveyi bırakıp çıkmak üzereyken duraksıyor. Bir derdinin olduğu aşikar ve Tılsım Hanım bu durumun farkında. 

''Söyle canım benim söyle, bu güzel yüze bu kadar endişe hiç yakışmıyor,'' 

Manolya sıkıntılı bir şekilde masanın önündeki deri koltuğa oturuyor. 

''Tılsım Hanım, Emel'i biliyosunuz,'' 

''Bilmem mi? Senin şu afet kızın,'' 

''Afet evet, başıma da afetler açıyo sık sık, onu da biliyosunuz,'' 

''Eveet, sadede gel şekerim,'' 

''Emel bu aylık paketini çaldırmış... Yani bana öyle söyledi, bilmiyorum açıkcası, neye inanıcağmı bilmiyorum artık,'' 

Tılsım Hanım kahve fincanını uzun tırnakları yüzünden aşırı incelikle tutarak dolgun dudaklarına götürüp bir yudum alıyor. Manolya'yla göz kontağını koparmadan Victoria Gizem'e günün ilk görevini veriyor. 

''Şu Emel'i bi ziyaret et bakalım, neymiş durum,'' 

Manolya bunu duyunca telaşlanıyor. 

''Tılsım Hanım, lütfe-'' 

Demeye kalmadan Tılsım Hanım tırnağıyla fincana hafifçe tıklatmaya başlıyor ve Manolya'nın anında sus pus olmasına rağmen kısa bir süre tıklatmaya devam ediyor. Canı fazlasıyla sıkılmıştı fakat belli etmemeye çalışırcasına bir tebessüm takınıyordu. 

''Sen yerine dön, işine bak bebeğim, canını  da sıkma,'' 

Manolya, Victoria Gizem'e gözleriyle bir şeyler anlatmak istercesine bakıp adeta Emel'e bir şey yapmaması için yalvarıyordu. Victoria Gizem kaşlarını kaldırıp gözlerini sağa sola kaçırarak en sonunda Tılsım Hanım'a nişanladı. 

Manolya ofisten çıkınca Tılsım Hanım hemen konuyu değiştiriyor. 

''Sen dün gece nereye kayboldun kız?'' 

''Sorma abla, benim adamın yanındaydım, çok fena şeyler yaşandı,'' 

''Hemmen detaylı bilgi veriyosun,'' 

''Yok abla öyle değil ya, basıldık, karısı bastı bizi,'' 

Tılsım Hanım bunu duyunca kahkaha atarak alkış tutuyor. 

''Bravo yavrucum sana, bravo, şapşal şey, ay dolgularım,'' 

''Şu an yani, bana da komik geliyo aslında, ama o an, basılma anında ve sonrasında, çok kötüydüm abla yaa,'' 

''Eee naaptın peki sonra?'' 

''Naapcam kaçtım! Milton'un daireden ucube tipler çıkıyodu aradan kaynadım içeri, parti veriyomuş bizimki, klasik, biraz içip ortama ayak uydurdum, olayın şokunu atlatmaya çalıştım, biraz zaman sonra da kadın benimkini kapıdışarı etti, çok kötü hissettim, yani benim adam için değil, kadın için... Ne bileyim... Uzun zamandır hata yapıyormuşum da yeni dank etmiş gibi hani, anlarsınya...'' 

Tılsım Hanım dinlerken gülmemek için kendisini zor tutuyordu. Victoria Gizem'in çocuksuluğu ve kendine has anlatı tonlamaları yüzünden sık sık ondan böyle hikayelerini dinler ve stres atardı. En son aldığı kötü haberin üzerine Victoria Gizem'in o hallerini hayal etmek Tılsım Hanım'ı biraz gülümsetip rahatlatmıştı. 

''Bişey olmaz canısı, kadın güçlüdür, atlatır, ama senin adam için bişey diyemem, yolu açık olsun, kız sakın kapına falan dayanıp serenatlar yakmasın bu!'' 

''Aradı zaten defalarca, açmadım, bilmiyorum, bu sabah bi aydınlanma yaşadım gibi abla ya, kopardım ilişkiyi,'' 

''Milton da şu partileri yüzünden bazen büyük tehlike arz ediyor, bi ara çağırıp fırça kayıcam o serseriye, ya gelsin buralarda bi yere taşınsın ya da uslu dursun, en son tamam dedi söz verdi partilemeyeceğine ama...'' 

''Abla eve ses yalıtımı falan yaptırmış, her önlemi almış yani, karşıdaki dükkanlardan birinde adamı bile var, oradaki dükkanlardan birinin başında duran bi adam, en ufak bir terslikte söylentide falan hemen haber veriyo buna,'' 

''Tamam da yavrucum giren çıkanlar oralarda dikkat çeker yahu, saçma sapan bi yerde oturuyor herif, arıza mıdır nedir,'' 

''Kız arkadaşının okuluna yakınmış heralde ondan, denk geldik bu arada kızla, burnu havada bişeye benziyo, neyse, Emel olayına ne diyosun abla? Naapmamı istersin?'' 

''Hiç inanasım gelmedi biliyo musun, çaldırmışmış... Karşıdaki Babil tayfadan birilerine paslamış olabilir paketi... Kokusu çıkar yakında, gelir kulağıma öyle bişey varsa... Emel'den şüpheleniyorum Gizem. Hep gözü yükseklerdedir biliyosun. Zeus'un itlerinden birinin dediğini hatırlıyo musun geçen gece? Kulübün önünde?'' 

''Hayır valla abla, zum olmuştum ben o akşam pek bişey hatırlamıyorum geceye dair,'' 

''Böyle kendi aralarında, Emel'e 'upgrade' lazım, bilmem ne falan, güya anlamıyoruz, konuşmuşlardı öyle kriptik kriptik,'' 

''Kendi taraflarına mı çekicekler yani? Emel akıllı kızdır öyle bi saçmalık yapmaz. Bu arada abla bu özel kişilerin teslimatları konusunda bazı değişiklikler yapmamız gerekebilir, taksiciler huzursuz, moto kuryeler bıdı bıdı yapıp duruyo,'' 

''Hallederiz, sen şimdi Emel'i bul bi ötsün bakalım durum neymiş, Paris'i yanına al ama mesafeyi korusun, Emel onu görmesin, önce hiç haberin yokmuş gibi denk getir kendini bi yerde Emel'le, sonrasını halledersin...'' 

''Tamamdır.''