Ne zaman arkama yaslanıp rahat bir nefes alacağım diye düşünürdüm, bedenim değil ruhum ne zaman dinlenecek?

Küçücüğüm ben daha... yüz yaşıma gelsem bile küçücüğüm.

Düşünce çukurlarım uçsuz bucaksız gayyalar, yaşadığım çıkmazlar öfke dolu canavarlar ama yine de bu garip rahat, bu garip huzur nedir?

Bunca çaresizliğin içinde bana göz kırpan bu umut neyin nesi?

Yaşamaya değer bir şey bulamazken bu anlam veremediğim mutlu huzur nereden?

Kaynağı ne ki?

Sorularım cevapsız çünkü cevaplar başka kimsede değil bende.

Dışarıda aramayı bırakıp içime dönmeliyim, aradığımı başka köşelerde başka sokaklarda başka kalplerde, gözlerde değil de kendi ruhumda bulmalıyım!

Hep uzakta aramaya kodlanmışız gibi arayıp dururuz, bir cevap bulamaz acı çekeriz, nefessiz kalır; kızgınlığımızı kusacak kurbanlar ararız, bu beyhude çırpınışlar da bilmediğimiz, kaybolacağımız çıkmaz sokaklara atmaktan başka bir işe yaramaz bizi.


Lütfen sakinleş, derin bir nefes al ve gökyüzüne bak!


Lütfen sakinleş, derin bir nefes al ve gözlerini kapat!


Lütfen sakinleş, derin bir nefes al ve kalbine bak!


Dışarıda kalan her şeyin prangalarından kurtar kendini ve ruhuna bak.

Nefes almak istiyorsan huzurun dingin denizinde dinlendir ruhunu.

Ve iyi ki varsın, sebepsiz yaratılmış değilsin bu yaşamda.

Hayat zor olabilir, acı dolu ya da korku dolu olabilir, diğerlerinin tahayyül bile edemeyeceği acılar yaşamış olabilirsin ama bak içine, orada mutlaka her kilidin bir anahtarı var! Sadece önündeki sisi kaldır ve bak mutlaka var.