Bir düşe uyandım bu gece,
Zaman akmış, şu durulmuş.
Hayat karartan karanlık,
Aydınlığa boğulmuş...
Gözlerim kamaşıyor güneşin kızılında,
Tenimde lavanta kokulu rüzgâr;
Ayaklarım güneyin çamurlu sokaklarında,
Ve çatısı yeni çakılmış barakadan
Kulaklarıma dolan bin yıllık efkâr...
Bir düşe uyandım bu gece,
Demir kuşlar, demir filler
Ve mertlik bozanlar,
Hapsedilmiş derin kuyulara,
Üzerlerine toprak örtülmüş
Ve karanfiller açıyor mezarlarında...
Heyula gibi çöküyor enseme
Karanfilden akla kalan anılar.
Ve ümitvar anılarını resmediyor beynime,
Sonsuzluğa dikili şahadet renkli taşlar...
Bir düşe uyandım bu gece,
Kansız, kinsiz, irinsiz.
Şarapneller batmıyor ayaklarıma,
Sokaklar namlusuz, esaretsiz.
Rahatça çekilmiş bir yudum nefes,
Dolanıyor göğsümde, hürriyetçesine!
Zeytin bahçelerinde koşuşturan çocuklar
Artık saklanmıyor dehlizlerde,
Artık duman basmıyor Bayırları,
Gözler, gözleri görüyor
Bucaklarda, beldelerde...
Ve en sonunda
Son bulan düşün ardında
Gözlerimde nefret ve intikamla,
Bir Perşembe sabahı
Bin yıllık uykuma
Kaldığım yerden devam etmekteyim.
Düş tadındaki yarınları
Çelikten iplerle çekmekteyim.
2015/Bayır-Bucak