tespih gibi dilimde: gerçek olamayacak kadar güzelse gerçek değildir, gerçek olamayacak kadar güzelse gerçek değildir, gerçek olamayacak kadar güzelse gerçek değildir.
.
sorular… soruları istemiyorum, dinlemiyorum, sevmiyorum. tek istediğim bana gel, bitsin bu garabet (ve belki de biraz adalet)
“yüce lordum sen, aklıma ol mukayyet” *
ne gerçeklerle işim var ne mantıkla.. evet reddediyorum çağın bütün dertlerini, taleplerini, üzerimde kara bi örtü onun kelimeleri…
“benim ihtiyacım yok aklım sana emanet” *
değer biçtikleri her şeyi reddediyorum.. pırlantaları, evleri, düzeni ve tüm yalanları… reddediyorum ve inanmıyorum…. çünkü bi nisan rastlantısı tüm ruhumu yıkadı.
“bu dünyanın azizim can damarı tıkalı”*
ben bi şiire* inanıyorum, bi sana.. pek çok duaya, mavi gözlü çocuklara, paşa kılıçlarına, leyla’ya, cem karaca’ya ve balthazar’a… “aynıyım” dedin, ben değilim… belki aynı kalırdım ruhunun tadını almasam, senin büyünü tatmasam… söyle bana sevgilim:
“hangimizin alnı ak hangi biri tastamam”*
*mertcan kara, çağ kanseri