Kendimden vazgeçmeye değer serüvenlerin

nankör ve kılıçtan keskin mazisiyle,

düşe kalka yaşıyorken hayat denen harabeyi

benim mayhoş anlarımdan daha imkansız kalıyor hayallerim.

gün ışığının alnında göz kırpan gerçekler,

zaten ayağıma dolanmış yollarımın karşısına dikiliyor boylu boyunca.

o kadar gerçek bakıyor ki bana ardından yalan,

gözümün görebildiği her hedefin tam ortasında alıyor soluğunu.


Istıraplar birikiyor içimde, sanki sonsuz bir dünya bu

durup düşündürüyor beni vazgeçmeye her an. 

önümde bekleyen eskinin katmanlarını da yaşatıyor 

nefes kesiyor serzeniş, çetin sınav bu yaşamak.

ve kalbim narin bir başak çiçeği,

zor olanların kitabında açıyor mevsimsiz...


Biliyorum acımasızlığını toprağın, güzeli kayırmaz. 

çorak yerlerinde bilenmelidir bu ışık,

sıcak ten rengini dahi kavurmalı, 

hırçın rüzgarların karşısında başı dik kalmalı. 

çünkü ancak böyle olgunlaşır

ancak böyle dinecektir yağmuru.