Adımlıyorum yollarını mavralığın

Nasılsa söz ustasıyım, saçlar okşuyorum

Düğmelerini koparıyorum alınmışlıkların

İşte bitmez uçurumlara itiyorum düşesiye

Gözlerimi gören büyük şehirlerde, ellerimi ateşlere atmak istiyor nasılsa

Sevgilim beni yadırgıyor

Ve kör düzenli oyunlara silkeliyorum üstümü


Öyleyse ben bir tanrı hediyesiydim onlara


Evet, bıçaklar kesmiyor sözlerimi

Bir kadın dilimi emmek istiyor bir merdivende

Kaçıyorum aşina esnaf parıltısından ki şehir,

Sanki büyük bir gezegeni sırtlamakta

Yüzüne baksam, bana bir pişmanlık daha verecek

Oysa ben kazanmaların da yorgunuyum.


Bitmiyor omzumda yeni ormanlar

Melez çiçekler baktırıyorum tezgahtarlık bilenlere

Savruk sevişmelerden arı bir uyanışla ki merhaba

Sunacak bir kutsalı aklayıp veremiyorum insanlara

Ben yalancı mıyım?

Yalanlar sahiplenir beni yersizlikte

Ait olmaz da vefa bilmez camlara kesilirim.


Başka bir gün uykunun peşi

Belki uyunmaz sabahın en çirkin beşi

Kıyılanırım hadi benimle gel demeli yıldızlara

Sevgilim beni anlamaz

Yeltenmez, elleri gelmez benden yana

Kurur kalırım da içimi açmaz


Ya ben dumanlara mı vereyim bu canı

Şimdi sokakların bilindik yüzünden yeni adresler

Uzak illerde yorgunluk mesirelerine düşmeliyim

Beni yetişkinler uyutmalı

Çocuklar büyütmeli beni alkış duymalıyım

Gitmeliyim özlenir yerlere ama

Bir sevdadan tırmanıp çıkılmıyor.


Gönlüm başka bir gün istiyor sabahına odaklı

El ele sahiller anmalı

Güneş nakışlı, düne benzemeyen bir gün


Ben nasılsa tanrı hediyesiyim onlara

İçimi açıp kudurmadan evvel


Mavralığın yolları bitmiyor benim yüzümden

Sevgilim dönmüyor yüzünü daha

Geçen yalnızca vakit olsun istiyorum da

Bu sulara doğru kuruyan yaşam benimse

Ne olur diyorum ettiğim umuttan


Sevgilim beni hor görüyor

Ona gece masalları anlatamıyorum.