Çoktandır ihmal ediyorum çiçeklerimi

Solmasın diye bir çerçeveye koymuştum oysa

Soldu

Bir fotoğrafın fısıltısında buldum kendimi

Yutkundurmuyor sessizliği.

Bu akşam da meylettim sanki dünü içmeyi

Sol omzumdaki melekle pazarlık yaptım, söylemeyecek sana bir çiçeğe taptığımı.

Müsadenle tanrım, benim bir uçan halım yok.

tamamlayamadığım dizelerim var benim, günahlarım var. Bir de sustuğum cümlelerden ev yaptım sana

bir çocukluk yalnızlığım var

umut dolu avuçlarında

henüz bilmiyor umudun kabir azabını

peki ya ben? Ben hala kitapların altını çiziyorum, bir gün biri okur da beni anlar diye

belki...

baksana tanrım, güneş üşümüş çekmiş bulutları üstüne

oysa ben bu sağanak sonrasında gökkuşağının sekizinci rengini göreceğime öyle inanmıştım ki

hoş, ıslanmak da kulağa çalınan bir anadolu ezgisi kadar güzeldi.

biraz buruk, biraz cefa biraz da tatlı bir hüzün vardı.

hem galibiyeti hem de malubiyeti barındırıyordu bağrında,

annelerin gözyaşıyla babaların uzaklarının aynı ırmaktan aktığı bağrında...

yüklüklerle kaldırdığım acılarım, yok gibi yaşadığım anlarım.

hepsiyle yaşamın yüreğimize batan çizgilerinde aynı yolun yolcusuyuz tanrım.

Dolaba kitlediğim çocukluğumla bile...