Ne yanındaydı dünyanın, dönerken dansında tutabileceği kadar elini, ne de düşecek kadar ucunda.

Oturuyor ama boynuzun ucunda. Sarkan ayakların her bir sallanışı üç asır, dirseğinden saç uçlarına kadar kapkara bir nasır.

Ne korkmayı yakıştırıyor kendine, ne bu kadarına hazır.

Devler gibi dikilmiş dağların arasından görünen o ufacık denizi içmekten susamaz insan, yeter ki atabilsin ilk adımını şu kapıdan.

Yol değil bastığın, bataklık. Bat artık.

Tanrının gökte değil, dipte yaşadığını kaç kez görmen lazım inanmak için?