Neyi isteyip istemediğimi, yaptığım şeylerin bir anlamı olup olmadığını, gittiğim yolun sonunun varmak istediğim düzlüğe çıkıp çıkmayacağını bilmiyorum. On gün yataktan çıkmadan düşünmem lazım. Kendimizi dinlemeye bile izin yok. Kimin hayali için yaşıyorum? Benim hayalim gerçekten benim hayalim mi? Ya da benim hayalim benden başka kimsenin umurunda mı? Cevaplar hep olumsuz. Kafamın içinde çıktığım her yolculuktan bavulumu kaybetmiş dönüyorum. Evet, tek sıkıntılı ben değilim. Evet, mutsuzluk salgın bir hastalık gibi herkesi sarmış ama iyileşelim diye değil iyileşeyim diye mücadele ediyor herkes. Fark ediyorum. Herkes kendi dalgasında, niye 'miş' gibi devam ediyoruz her sabah? Bencillik insanların ekmeği suyu olmuş eyvallah, olsun. Peki niye önemsiyormuş gibi devam ediyoruz? Başkasının başarısını bile bizim payımız üzerinden yorumluyoruz kafamızda. Ondan önce kendimizi övüyoruz. Biz derken lafın gelişi, siz yani. Diyeceğim o ki hiç oyalamayalım birbirimizi. Senin hayalin benim umurumda değil, senin depresyonun beni ilgilendirmez, senin mutluluğun benim hayatımda yaprak kıpırdatmıyor diyelim. Diyelim ki aslında upuzun yollarda yalnız yürüdüğümüzü bilelim. Birbirimize bunu borçlandık, çoktan.