Bir kaçak ruh ne kadar ait olabilirse bir şeylere, 

O kadar aidim size. 

Ne gidecek bir evim var,

Ne hep beni bekleyecek biri

Ben her yere gidebilirim,

Ve herkes bekleyebilir beni. 

İnanın bana Bay Yalnızlık 

Asıl budur bölen parçalayan insan ruhunu.

İnsan bir gözde bulamayınca kendini, 

Diğer gözlerin hepsinde kaybediyor benliğini. 


Kalabalık uğultularından sağır olan kulaklarınıza, 

Şiirler okuyorum. 

Kendinizi bulmak için kayboluşlarınıza

Göz yumuyorum. 

Çünkü insan en büyük kötülüğü kendine yapıyor

Ve yine kendisinin iyiliğe dönüştürmesi gerekiyor. 

Size dokunamıyorum Bay Yalnızlık, 

Çünkü insana “ilk dokunan neyse önce onu kusuyor.”


Herkes güçlü diye biliyor sizi Bay Yalnızlık. 

Ama ben biliyorum 

Benden saklayamazsınız. 

Hadi korkmayın artık itiraf edin!

Aslında herkesten daha fazla hassas olup 

Kalbinizi toplama gücünü kendinizde bulamayacağınız için, 

Hayatınıza kimseyi tam olarak alamadığınızı.

Bundan omuzlarınız dik, başınız önde yürümeniz 

Çökerseniz, kalkamazsınız. 

Korkaksınız Bay Yalnızlık!

Çok sevip kaybetmekten korktuğunuz için,

Hiçbir zaman sevemediniz!

Bağlanmak korkusundan, 

Sigarayı dudaklarınızın arasına getirememeniz!

Sizden tüm sevginizi bir yüreğe vermenizi beklemek,

Aptallık olurdu Bay Yalnızlık!

Ama en çok pazar günleri kaçamazsınız aynalardan,

Göz kapaklarınız bile ayna olup batar size,

Artık insanların arasına karışıp gizlenemezsiniz.

Bay Yalnızlık çıkın ortaya! 

Sobelendiniz.


Düşüncelerinizin hızı, adımlarınızın hızı geçti. 

Kalbinizin sesi müziğin sesini geçti. 

Kendinize yenik düştünüz Bay Yalnızlık.

Daha yeni başlıyor içinde kendinizi bulacağınız oyun.

Siz saçlarınızla renklenecek, başınızı yaslayacak

Bir taşa bile hasretken 

Fazla suyun öldürdüğü çiçeklerin,

Ölümünü izleyeceksiniz.


Hem gidemeyişlerinizin, 

Hem gelemeyişlerinizin,

Hem kalamayışlarınızın kelepçesini,

Gömüyorum çiçeklerin dikenine Bay Yalnızlık.

Dikenini bekleyen çiçek,

Artık gözyaşlarıyla su veriyor kendine.

Çiçeğini bekleyen dikeni ise 

Görmüyor hiç kimse.


Dünya kötü kokulu nefesini, 

Ateşimizin üzerine üflüyor. 

Kül olan yerden yine alevler yükseliyor.

İnsan en çok nereden gitmek istiyorsa,

En çok orada kalmak istiyor Bay Yalnızlık.

İnsan en çok kimden nefret ediyorsa,

En çok onu seviyor.

Bir şiirin başında sonunu düşünenler,

Hep kaybediyor.

İnsan göğüs kafesinin kenarlarında büyüttüğü 

Korku çocuğu yüzünden,

Hayallerine yeniliyor Bay Yalnızlık. 

Göğüs kafesinin kenarlarına yapışan o çocuk 

Kalbi sıkıştırıyor.

Dört şeritli geri dönüşü olan yollara özenen 

Dört odacıklı kalp

Sürekli insanlarla çarpışıp geri dönemiyor. 

Ağzı bantlı acılar güzel kelimelere kanıyor.

Temizlemeye çalıştığınız pamuk,

Kendinizi sevemeyişlerinizle sırılsıklam.

Fayda etmiyor Bay Yalnızlık, 

Fayda etmiyor!


Güzel bir manzara fotoğrafı çekilirken,

Arkada yanlışlıkla çıkan kişisiniz siz Bay Yalnızlık!

Susturulmuş bir korna sesiyle,

Çarpıyor kalbiniz kalplerine.

Yol oluyorsunuz oracıkta 

Üzerinizden geçenin 

Acılarının yükünü hafifletebilmek için.

Hikayeler yutuyorsunuz sokaklarda. 

Ezberleyemiyorsunuz güzel şeyleri.

Betona dönüşmeden, 

Nedenini bulmalıyım diyorsunuz kendi kendinize.

Beyninizin katmanlarından inmeye başladığınızda Bay Yalnızlık,

Islak bir şey değiyor elinize

Kalbiniz Bay Yalnızlık, kalbiniz!

Üzülür diye bir şey diyemiyorsunuz ona.

Asfalt dökülmeye başlıyor üzerinize.

Ağzınıza yapıştırılan korku bandını, 

Çözemiyorsunuz güçlü haksız savunmalarının arasında.

Sevgi yetmiyor kalplerini yumuşatmaya.

Çok hızlı yaşıyorlar Bay Yalnızlık,

Çok hızlı!

Bir sonbahar yaprağının,

Güzelliğini göremeden gidiyorlar dünyadan...


Sizi öldürmeye gelenleri bile, 

Ellerinizde çiçeklerle karşıladınız Bay Yalnızlık.

Gelmeyecekseniz yaklaşmayın diye bağırmak istediniz,

Biliyorum.

Size yarım adım gelenlere bile

Gelirken yorulmasınlar diye kilometrelerce koştunuz.

Ve vardığınızda o kişilerin yol ayrımından döndüklerini gördünüz.

Ağızlar taşıyamayacağı kelimelere,

Tutamayacağı sözlere mühürlenmeli Bay Yalnızlık.

Biliyorum öyle olursa dünyayı korkunç bir sessizlik kaplayacak.

Biliyorum Bay Yalnızlık

Yorgunsunuz!

Omzuma yaslanabilirsiniz.

Yorgunum,

Omzunuza yaslanabilir miyim?


Yüreğinizdeki sevgi,

Bedeninize büyük geldi. 

Birilerinin yardımsızlığıyla yaşamaya alışmışken

Birilerinin yardımıyla yaşamaya çalışan

bir çocuğun kıyafetleri gibi

Durdu isminiz üzerinizde Bay Yalnızlık.

Ne çıkartabildiniz,

Ne de onunla yaşamaya alışabildiniz. 

Hadi Bay Yalnızlık!

Alın gelin bir sokak lambasının ışığını 

Belki bir sebep olur bu boynunuzu büküşünüze.

Pullu kıyafetlerle çıkın bugün sokağa.

Belki bir balık acır da,

Aşık olduğu kuşun kanadında 

Unutma duygusunu verir size.

Bir kedi tutun beyninizi kemiren düşüncelere,

Belki geçer bu ağrı ağrıyış ağarış arayış...


İnsan bedenlerine sığdıramadığımız hayallerin,

Sessiz çığlıkları bunlar Bay Yalnızlık. 

Yazdıklarıyla bizi kandıran şairlerin iç geçirmişliği.

Titrek gözlerimde yaşlı ellerinizin izi Bay Yalnızlık...

Yağmurlar yıkamaya yetmiyor dilsizlikteki kelimeleri.

Hiçbir ressam çizemiyor bir âmânın göz kapaklarındaki resimleri.

Dağılmıyor Bay Yalnızlık,

Dağılmıyor yüreğimizin isi!


Bir çocuk,

Bir şiiri dinlediğinde şöyle demişti,

“Manyak adam palyaçoya rakı doldur diyor ne kadar saçma!”

Şaşırmıştım, 

“Şairler manyak değil mi zaten?” demiştim Bay Yalnızlık.

“Sende şair ol, manyak ol!” demişti bana

Manyak olmak için şair olmaya gerek yoktu Bay Yalnızlık.

İnsan, 

İnceliklerden uzak,

Sevgiden konuşmayan,

Birbirini anlamayan,

Çiçek koklamayan, 

Bir hayvanın başını okşamayan,

Ve çocukları sevmeyen insanların içinde 

Kendisiyle bir başına kalıp 

Manyak olabilirdi zaten.

Ama çocuğa anlatamazdım bunu

Anlatmadım zaten Bay Yalnızlık, 

Matematik problemleri anlattım.