Ah çocukluğum

Yine geldin aklıma

Anamın kanaviçe yastıklar arasında

Çemberi de gül oya...


Oturdum

Eski bayramları hatırlar oldum

Safça, masumca

Ve yine yaşarca

Alınan pembe topuklu ayakkabımı

Çiçekli fileli

Efil efil rüzgarda uçuşan elbisemi

Bayram gelse de

Onlar hiç giyilmez mi


Babalar bayram namazından dönmeden

Ne bayramlaşma bilirdim

Ne de geleni gideni...


Anam mutfakta son hazırlığını yapardı

Ben de kardeşlerimi hazırlar

Bayram türküsünü fısıldardım

Bugün bayram günü! 


Ve o an

Herkes hazır, herkes mutlu

Kıpır kıpır yürekler

Büyük küçük herkes sırada

Babam kapıdan bakınca...


Öpülen eller, makaslanan yanaklar

Pembe çantaya paracıklar

Çanta da elbiseme uyacak

Bayram coşkuyla kutlanacak...


Adet olduğu için

Önce büyüklere gidilir

Kahvaltılar yapılır

Yenilir, içilir...


Gurbetçiysen, ben gibi 

Neneni, dedeni bir sene görürdün

Diğer sene göremezdin ki

Belki onları hiç bilmedin değil mi

Gurbetçi?


Adettendir gezmeler

El öpmeler

Hısım akraba, konu komşu

Arkadaşlar ve kimsesi olmayanlar


Ne kurallar vardı

Ne de sesli konuşmalar

Rafa kaldırılırdı bayramda 

Tüm yasaklar


Ve

Zaman zamanı kovaladı, yıllar yılları

Eski bayramlar yeni bayramları aratır oldu

Kapılar kapandı

Kepenkler indirildi, giden kendini arattı

Yerine başkaları geldi


Gideni aratanlardan biri de sen oldun

Emmoğlum


Bir de seninle geçirdiğim bayram

Geldi aklıma

Fikrim de sen oldun sonunda

Bu bayram da geldim mezar taşına

Yattığın kabristana


Okudum sana yazdığım şiirden sonra 

Elimi açıp bir “Fatiha”

İnanıyorum bir gün buluşuruz

Yine eski bayramlarda


Geç kaldım

Emmoğlu

Affet beni...