ağrı / o.


İçimde büyük bir boşluk ile uyandım. İçimde kocaman bir boşlukla. Dün gece için senden özür dilemeyi düşündüm sonra, sonra bir kahve yaptım. Kendi kararıma ikna etmeye çalıştım kendimi.

-Seni terk ederken ne hissetmilştim?

-Seni terk ederken ne hissetmiştim?

İşte yine oluyor, sana birşeyler sormam gerek, çünkü cevapları bilsem de kendime söyleyemeyecek kadar çocuğum hala. Sana da böyle geldim biliyorsun çocuk kadar neşeli, çocuk kadar üzgün.

-Bana bir şey vaat ettin mi?

-Bana bir şey vaat ettin mi?

Bu yüzden seni hiç suçlamadım, coşkuyla girdim hayatına ve sakince çıktım. Hala kavga edemeyecek kadaar çocuğum, kendimi savunamayacak kadar aciz.

Bunu da biliyorsun zaten, bingo.


baba.


Keşke süzülüp sona geldiğimi babama anlatsam. zaten artık sen de yoksun. ama o yaştayım işte babamı üzmemek için kendimle ilgili hiçbir şey anlatamadığım yaşlarda. Zaten o da çok üzgün biliyorum, artık sadece fiziken var olduğumu içimde ruh barındırmadığımı bilse belki 4. kez beyin kanaması geçirir. Bu sefer, benim yüzümden. Diğerleri nedendi? Kendimi bir aile tarihine kurban edip araştıra araştıra delirmeye bu kadar yakınım. Baş parmağım ve işaret parmağım birbirine çok yakın , işte tam o kadar yakınım delirmeye.


anne.

Seni aramayı bırakmalıyım her düştüğümde. Ama anne, kimsem yok. Herkes burada dokunabileceğim kadar yakınımda ama kimse yok. Her seni arayıp gözyaşı döktüğümde içine kocaman bir taş yerleştiriyorum. Birike birike seni boğacak taşlar inşa ediyorum içine. Ama benim taşlarım taşıyor artık, ve hafifleteceğim kadar yapmayı sevdiğim hiçbir şey yok.

Benim hiç tutkum yok anne,

benim gidecek hiçbir yerim yok anne.

ben de seni arıyorum.

İçine yerleştirdiğim taşları iyileştir, yük etme kendine.Belki sen benim acılarımı biraz havalandırsam ben de burada biraz sakinlerim. Biri bişeyi iyileştirebilseydi bu sen olurdun anne.

Yaşadığım şeylerin yarısı senden biliyorum, ama sana kızacak yaşı geçip seni anladığım yaşa çoktan geldim.


kardeş.

aynı yerlerden benim gözümün önünde geçtiniz. serpildiniz, kendi gözlerimle gördüm. hepiniz yerinizdesin, ne güzel.

ve ben hepinizi muhtaç ve yüzde yüz iyilikle seviyorum. ama keşke bana anlatsaydınız bu karanlığı. nasıl geçtiğini, geride neleri yıkıntı halinde bıraktığını. dinleseydim, biraz sakinleşseydim.


ben.

ayağa kalk.

önce bacaklarını kımıldat, camları aç, yüzünü yıka, dişlerini fırçala, kahveyi bırak, yazmayı bırak, kalk.