affetim o susuşu

evin ince yollarında

ellerimi ince ince kesen

adayarak bu yıkıcı düşü solguya

canımı kalınca hakkın tahtalarına

sözlerimi kiremit tozlarının boğaz gıcığına


ben ki, unutuşun örtüsünü gözlerime çeken

beklemenin mâbedinde

ibadetin haddini aşan


geberiyor, dal kökleri titreyip baharların

durgun bekleyişlerimin göğsü gibi

delirip, sessizlikte boğuluyor harfler

ve peşlerinden

sesinden duyulan sözcükler

geberiyor, sessizliğinin kederinden


dünya ve yıldızlar aflarıma oturuyor

bağdaş kurup

geberiyor serinlemiş içler birer birer

pervazlarım acıyor, unutamamaktan

seni, ağzını açınca sonsuz bir muallak olan


evin ince yollarında

sözlerimi ince ince kesen

sevinci kursaktan alıp

yorgun başına tâc eden

uğul uğul daldığım aksinin seyrine


affettim, usulca tünediğim alâkaların

benden esirgenmiş ve esirgenmemiş merhametlerini

umurlarımın boşluğuna kurşun gibi o gözleri

kimseyle konuşmadan

birer birer pervazlarımı acıtan

akılsız başa, yıkıcılıkla,

aklı bin kere öven içimin sesini

ve

ruhuma bir canavar ağzı gibi yerleşen dişleri.