Tüm çabalara rağmen içinden çıkılamayan koma hali.. Her kulaçta daha da dibe gitme hissi… Koşup koşup bir adım bile hareket edememe durumu… Çürük bir sandalyeye oturduğunuzdaki o güvensizlik hissi… İçinize içinize attığınız o sessiz çığlıklar… Her zaman mutlu eden şeylerin anlamsızca anlamsızlaşması…
Daha birçok tanımı olabilir bunun. Hangi kelime kalıbına sığdırabiliriz ki bunu? Ne kadar çabalarsak çabalayalım, dibinden çıkamadığımız o yalnızlığı hangi kelimeye sığdırabiliriz. Neden, neden içinizdeki o tatlı heyecan bir anda anlamsız bir acıya dönüşür? Neden bu kadar çabuk? Daha gelmeden nasıl bu kadar acıtabiliyorsun? Ben ne ara canım yanacak kadar ait oldum sana? Kafamın içindeki sorular aklıma yük olmaya başlıyor, evet! Ne büyük yanılgıdır, bu ne acele. Neden hızlı davranır kalbimiz bu konuda? Bir dur, nefes al! Kimden kaçıyorsun? Kime, neye bu acelen? Ne kadar çok soru işareti oldu değil mi? Kafamın içinde daha binlercesi… Düşünmek hiç bu kadar kötü olmamıştı!
Biz kalbimizden geleni yapalım; gelmezse bu onun ayıbı olsun!
Mehmet Emin Akkurt
2020-09-13T01:55:17+03:00Teşekkür ederim Muhammed Bey. 2013 yılından kalma bir denemeydi.
Muhammed Dalpalta
2020-09-12T21:26:58+03:00Güzel bir deneme olmuş. Kaleminize sağlık.