Belki böyle olmayabilirdi kelimesi düşünce aklın o zehirli duvarına, çok geç kaldık dönmek için. Bir kez başka ihtimalleri düşünürseniz eğer, dönüşü olmayan bir yola girersiniz ve sizi bugün olduğunuz yere getiren her şeye büyük bir nefret duyarsınız. Hasan Sabbah diyor ki: "Bir kadına hapis olduğunu hissettirmez isen ölene kadar istediğin yerde kalır." Öyle mi cidden? Kalabilir miyiz bir yerde sonsuza kadar? Ve sonsuzluk sizce ne kadar uzak?Benim yazılarım da benim gibi daldan dala atlar. İçimdeki karanlıkları ve kararsızlıkları salamıyorum çünkü. Bir arkadaşım, olgunlaştıkça geçecek ve durulacaksın demişti. Gerçekten bu bir gün olacak mı merak ediyorum. Ya da ben de çoğu genç gibi kaybolacak mıyım, beni memnun etmeyen hayatın pençesinde kan kaybından bayılacak mıyım? Ya da beni kanatan insanların pençesi mi demeli? Veya da bir gün bir uçurtma konar ben ve benim gibi kaybolmaya meyilli serçelerin yanına. Bu hayatın penceresinden bakarken belki turuncu bir uçurtma konar yanı başımıza. Ve biz acı çekmekten sıkılanların günü başlar bir akşam karasında. Yıldızları sayabiliriz o uçurtmanın kanadında ve yeniden hatırlarız kırılmış kanadımızın yerini ve hatırlamaktan korktuğumuz şeylerin ardını bir sarmaşık gibi takip ederiz. Belki iyileşiriz turuncularla, Alamut'un son fedaileri.