ben aşık olmam derdim önceleri

öyle bir kadına nedensiz bir anlam yükleyemem diye açıklardım aynanın karşısınında kendime 

aşık olmak kendini kandırabilme yeteneğidir diyip

kendimi asla kandıramayacağımdan söz ederdim 

öyle emindim ki düşüncelerimden 

hiç hesap etmezdim zamanı ve mekanı,

bilirim sanırdım kendimi

ol dediğim olacak 

ve 

dur dediğim duracaktı zihnimde

nedensiz bir kadın çıktı karşıma 

hiç hesap etmediğim bir vakitte 

hiç hesap etmediğim bir mekanda

işte eksik kalan parçan

ve 

yer yüzünde aradığın anlam 

bir ceylanın iki gözünde

usul usul kendimi kandırdığımı hissettim

gülünce gülümserdim

canı yanar içim içime sığmaz 

kısacası yüreğim

bir küheylan edasıyla bedenimi terk ederdi

gözlerinin içine bakınca 

kendimi görürdüm göz bebeklerinin içinde 

aynanın karşısındaki gibi değildim

ne o kadar emin ne o kadar bilgin

biraz daha derine inince gözlerimle karşılaşırdım

parlaklığı kutup yıldızının en berrak havada parıldamasından hallice 

oğlum derdim senin yerin burası 

bu iki göz içinde mapus yatmak için gelmişsin bu dünyaya

memnundum halimden hayatımda hiç sevildiğimi hissetmemiştim

hiç bu kadar kıymet görmemiştim

bir kadın için kendimi hiç kaybetmemiştim

zaman geçtikçe verdiğim değeri fark ettim

kimseye söyleyemediğim şeyleri 

hiç çekinmeden ona söyledim

kaybetmekten korkuyordum

hayatımda hiç bir şeyden korkmadığım kadar 

korkuyordum

varlığına alıştırdığım bedeni bir saniye olsun yanımda olmadan düşünemiyordum

nedensiz olacak ki 

korkuyla yoğurduğum düşüncelerim 

usulca vuku bulacaktı

başına neyden korkuyorsan o gelecekti

bir saniye yanımda olmadığını düşünemediğin kadın 

artık bir saniye bile yanında olmayacaktı

sonrasında anladım aşk bu demekmiş

ne kendini kandırmanmış

ne de bir şeye inanman

aşk hiçbir şey olmadan 

hiçbir şeyle umutlanmanmış