Attığım yardım çığlıklarını kendim bile duymamazlıktan gelirim.

Yalnızken kalabalıklaşırım, kalabalıkken bir o kadar yalnız...

Ben bir kadavrayım

Sessizden çok gürültü duyarım

Gürültüde ise bir o kadar sessizlik.

Ben bir kadavrayım

Benim rengim yoktur

Bir ülkem

Bir dilim

Benim dünyam dönmez

Güneşim hiç ısıtmaz

Ayın hep karanlık yüzünü görürüm.

Ben bir kadavrayım

Dostlarımı, ailemi, sevdiğimi çorbama doğrar

Yanında bir dilim yalnızlık alırım.

Ben bir kadavrayım

Yaşam ve ölüm arasındaki sancılı ipte bir cambaz edasıyla ilerliyorum.

Korkuyorum düşmekten fakat tereddüt de etmiyorum ölümün serin sularına kendimi bırakmaktan.

Ben bir kadavrayım

Yalnızlıktan korkar, yalnız yaşarım.

Satırları ilmek ilmek işlerken 

Düşünmem ne yazdığımı.

Anlamayana boş bir çerçeve 

Anlayana Mona Lisa tablosuyum.

Ben bir kadavrayım

Manalara yelken açan bir geminin dümenindeki kaosum.

Ürksem de fırtınalardan

Çevirmiyorum rotamı mutluluklar diyarına.

Ve işte ben

Yazdıklarımı anladığınız kadar eksik,

Anlamadığınız kadar fazlayım...