Şehrin ışıkları katilidir yıldızların
Kör eder gözleri en güzeli görmeye
Ama bilirsin oradadır
Saklanıyordur karanlığın en karasında
Umutla bekliyordur onu görecek bir çift göz
Işıktan kaçmak istiyorum
Uzaklaşmak, kurtulmak
Işıkların körelttiği geceyi aydınlatmak
Sahile vurmuş harabe bir sandal buluyorum
Açılıyorum denize, en karanlığına
Yıldızları görmek, sevmek istiyorum
Fırtınasıyla nam salmış bu deniz
Harabe sandalın bile bir hikayesi var
Bu gece apacık gökyüzü
Sanki davet ediyor kalbine
Sanki çağırıyor ince esintisiyle
Açıldıkça kayboluyor şehir
Unutulmuş biriyim artık
Nasılsa kimse aramaz beni
Yalnızlığıma tek şahitti o şehir
Tek tek uyanıyor gökyüzünde yıldızlar
Tek tek dikilmiş gözler dönüyor üzerime
Hayat verircesine ışıldayan gözler
Huzura yelken açmışım dalgalı denizin kalbinde
Birden!
Dünyanın yağmuru başıma yıkılıyor
Savuruyor rüzgar harabe sandalımı bir sağa bir sola
Yıldızlar kara bulutların arkasında saklanıyor
Bir çocuk gibi annesinin eteğine saklanan
Neydi bu
Neden kabul etmedi beni bu deniz
Umudunu mu yitirdi benden
Nedir bu fırtınanın sebebi
Uzun uzadıya düşünmek faydasız
Kurtulmam gerek bu çılgınlıktan
Ne olacaktı ya!
Herkesi dibe gömen bu deniz beni mi kabul edecekti?
Ne şehirde tutunabilirim artık ne de burada
Terk ettim şehri
Kırdım kalbini
Kucak açmıştı bana oysaki
Korkuyor musun deseniz
Hayır!
Bu fırtınayı göze almadan denize açılamazdım ki
Korksaydım
Küçük bir anlık huzurun tadına varamayacaktım
Yıldızların şevkatli bakışlarında
Kalabalık arasında görünemeyen ben
Vardım!
Evet vardım ben!
Bir anlık da olsa
Gecenin karanlığında
Yıldızların karşısında
İlk kez vardım ben!
İlk kez biliniyordum şehirden uzakta
Şehirden uzaklaştıkça var oluyordum
Değerdi.
Fırtına durulacak gibi değil.
Ne olduysa benim yüzümden
Pişmanlığımı soracaklar
Değilim.
Yine gelirdim bu karanlığın kucağına
Yine koşa koşa
Şehri gerimde bırakarak
Bilsem yine fırtına kopacak
Aşağı çekecek yüksek dalgalar beni
Yine gelirdim
Üstelik çırılçıplak.
Şehre dair her şeyi gerimde bırakıp
Sırtıma yüklenen hayatın onca baskısını
Bir gece askıya asar
Harabe sandalın kırık küreğiyle yine açılırdım denizin kalbine
Bir yıldız görebilmek için.
Sonunda bir dalga tokadını indirdi yüzüme
Alabora oldum
Bazı sevinç anları vardır ya hiç bitmesin dediğimiz
O anda durmak, akrebi yakalamak
Yelkovanın kolunu kırmak istediğimiz o anlar
Hani ölmeliyiz o anlarda
Aşıksınızdır.
Kucağına baş koymuş,
Başınızda elleri gezinir.
Ölmek gelir içinizden
Böyle bir andı sanırım
Fazla içten dilemişim
Düşüyorum derinlere
Düştüğüm yerden çıkamayacağım biliyorum.
Korkmuyorum
Nasıl olur!
Denizde yüzen bir ceset
Benim!
Öylece yüzüyorum derin denizde
Harabe sandal...
O da burada
Şimdi hatırladım
Benim sandalım bu
Benimle yola çıkmıştı
Hikayesi bendim
Kaçıncı defa ölmüştüm
Kaçıncı yolculuğuma çıkmıştım
Bu anı kaç kez yaşamıştım
Bilmiyorum.
Kıpırdayamaz oldum
Yıldızların gözleri yaşlı
Yıldızlar efkarlı
Ellerinden ne gelirdi
Sadece izlediler
Benimle birlikte ölenler neredeler?
Adım adım kıyıya getirdi deniz beni.
Şehre teslim oldum
Kıyıya vurdum.
Öldüm yıldızların peşinde özgürlüğe koşarken
Öldüm huzurun özgürlüğünü tatmak için
Unutmayın beni
Adım Aylan Bebek...