kimsenin kimse için hayati değerde önem taşımadığını kavramanın hüznü içerisindeyim. dünyaya gelmeden önce insanlara 'insan olmanın' ne kadar berbat bir şey olduğunu söyleseydiler hâlâ bu durumda olur muyduk? hâlâ bir şeyler için beklentiye girip hayal kırıklığıyla döner miydik yolumuzdan? hayatın tadını çıkarmak gerektiğini düşünenlerdendim ama artık hayatın bir tadı kalmadığını kavramanın acısını çekiyorum. sadece merak ettiğim şeyler var. insanın içine düştüğü derin ümitsizlik onun sonu olursa bunun suçu ve cezası kime kesilecek? kendisine mi yoksa onu ümitsizliğe iten diğer insanlara mı? bu dünya ona göre değilse ve sürekli düş kırıklığına uğruyorsa, daha güvenli bir yere gitmek istemesi onun suçu olabilir mi? insan burada neden var? tanrı'ya ibadet için mi? onun içinse neden herkes mutlu olmanın en önemli şey olduğunu söylüyor? biz bu dünyaya neden geldik? mutlu etmeye mi, mutlu olmaya mı? uğruna yaşanacak bir şey varsa burada vakit kaybediyor sayılmaz mıyız? uğruna yaşanacak bir şey yoksa neden buradayız? karmaşık ve cevapsız bir soruyu çözmeye çalışmak gibi bu sorulara cevap aramak. biz sadece insan olmanın zorluğunu biliyoruz ama kim bilir koca evrende daha ne zorluklar var. bazı şeylerin anlamı sadece biz bilene kadar varmış gibi geliyor. ne bencilce ve ne insanca bir düşünce.


bir gün sesimi duyuracağımı ve duyulmak istenen bütün sesleri duyacağımı umut ediyorum.