Mahallede komşularımızdan ikisi Suriyeli. Dört çocuk var, en büyüğü on üç yaşında. Abdülmecit.
Bugün bir tanesi nereden getirdiyse yığınla çöp getirmiş. Çöp tenekesinin içine değil de yanına atmışlar. Mahallede kıyamet kopuyor gecenin bir yarısı. Vay efendim çöp nasıl dışına atılırmış. Bu yaşanan üçüncü kere falan oluyor. Gece gece çaldılar adamın zilini, çöpün hesabını soruyorlar. Gece gece bir çöp için adamı ve on üç yaşında çocuğu yatağından kaldırıyorlar, uykulu. Adam elinden bir şey gelmeyince dövüyor çocuğu muhtemelen, dokuz yaşında olan Ali’yi. Sonra bizim mahallenin erkekleri, gecenin bir yarısı o çocuğu yatağından kaldıranlar adama kızıyor, çocuk dövülür mü diye. Az önce türlü şikayeti o çocuğu dövsün diye arsızca yapmamış gibi. Sonra adam evine gidiyor, her zaman açık olan perdeleri kapattırıp bir daha dövmeye başlıyor çocukları. Biz sessizce izliyoruz, aşağıda erkekler hâlâ konuşmaya devam ediyor. Sonra evin en büyük çocuğu iniyor tekrar aşağı. En büyük dediğime bakmayın on üç yaşında. İnip aşağı elinde bir çuval, tek tek bütün çöpleri topluyor o çuvala. Bir yandan bizim erkekler “Benim çocuğumun canı yok mu abi?” diye serzenişte bulunuyor. On üç yaşında bir çocuk, kendi suçu olmayan çöpü toplarken üstelik.
Hiç kimse sesini çıkarmıyor
Hiç kimse demiyor gidip de yardım edelim, eline cam batar mı?
Kimse tutmuyor elinden, öylece izliyoruz hepimiz.
Gecenin bir yarısı bir çocuk koca mahallenin çöpünü topluyor, ama o koca mahalleden kimse de o çocuktur demiyor.
Biz çok kötüyüz. Biz hepimiz çok kötüyüz. Kendi ırkımızdan, kendi dilimizden, kendi rengimizden olmayanı dışlamaya meyilli aşağılıklarız hepimiz.
Gecenin bir yarısı zorla uyandırılan bir çocuğun uykusunu ona vermediğimiz için, gecenin bir yarısı bir çocuk dayak yediği için...
Bir çocuk, o küçük elleriyle koca koca çöpleri topladığı için kötüyüz bizler.
Bu dünyada iki tür insan var: Biz ırkımız, rengimiz, milletimiz ne olursa olsun kötü olanlardan olduk. Allah kimsenin yurdunu elinden almasın yoksa gecenin bir yarısı kimse o sizin aksayan ayaklarınıza, kopan kollarınıza acımıyor.
Hüseyin Kılıç
2020-08-19T13:14:34+03:00Elinize sağlık. "Biz çok kötüyüz"den itibaren olan kısmı doğrudan okura söylemek yerine ona söyletecek bir formül olsa daha güzel olurdu sanki.
Ayşe Şahin
2020-08-09T19:49:41+03:00Tam şu anda Bilge Karasu okuyordum. Her cümlesini okuduğumda ben çok eksiğim ben ne yapıyorum ki daha filan diyip üzülüyordum. O kadar iyi geldi ki bu yorum. Çok teşekkürler Merve🌸
-merve
2020-08-09T19:22:31+03:00Ayşe, lütfen yazmaya devam et. Şahane bir öyküydü.
Ayşe Şahin
2020-08-05T18:27:18+03:00Çok teşekkürler
ömer
2020-08-05T17:49:08+03:00Kaleminize sağlık.
Kübra Özay
2020-08-05T11:26:30+03:00anlatılmak istenen çok güzel belkş her gece böyle olaylara maruz kalana çozuklar var ama biz yok sayıyoruz.
Ayşe Şahin
2020-08-05T09:19:04+03:00Çok teşekkürler Ela Hanım.
Ela KUKUŞ
2020-08-05T00:26:53+03:00Yorum yapamıyorum bile... yüreğinize sağlık öyle güzel dokundunuz ki...
Ayşe Şahin
2020-08-05T00:25:49+03:00Çok teşekkür ederim Eylem Hanım, hüzünden de öteydi gerçekten.
Ayşe Şahin
2020-08-05T00:19:20+03:00Çok teşekkürler efendim
Eylem Eşsizer
2020-08-05T00:18:46+03:00Hüzünden de öte bir şey var bu metinde, sessiz kaldım uzun bir süre. Ne yazık, biz çok kötüyüz. Kaleminize sağlık.
Ayşe Şahin
2020-08-05T00:18:31+03:00@nesteren t. Çok teşekkürler
Fillemorte
2020-08-05T00:09:47+03:00Biz çok kötüyüz.. Başka ne denir ki? Kaleminize sağlık.