güzel oğlum benim.

ölüm en kötüsü, sana yakıştırılanlar arasında

sen yaşamakla mükellef, bedeni küçük, yaşantısı büyük çocuk,

sana yakıştırılanla yatıştın

canım oğlum benim.

sen şimdi hiç koşmadığın topraklarda geziyorsun,

belki bir fidan olup yeteceksin baharlara,

bir tanecik oğlum benim.

bedenin çürür de silüetin silinmez

kim bilir ne zaman dönersin bana bilinmez

vay benim kalbi güzel oğlum.

hangi mahallede bıraktın canını,

hangi yabancılar aldı canını ya da kim kıydı senin canına,

bilinçsiz, sevgi dolu oğlum benim.

kaç kere yavaşladın kış akşamları,

ne kadar titretti seni nef soğuk,

dişleri eksik, dili kayıp oğlum benim.

bensiz kaç kere yaklaştın ölüme,

seni koruyamayan ellerim ne zaman kurur,

uzun yollar kat etmiş küçük oğlum benim.

kaç yavrun oldu, kaç kere devam etti soyun

en son zaman mutlu oldun,

bana kilometrelerce uzak oğlum benim.

bekleyeceksin beni bilirim,

ve bir gün yeniden oturacağız seninle,

karşısında, boktan yalnız mutfağın, davlumbazın.

şimdi güzel canım oğlum benim.

seninle bir kere daha paylaşabilmek için sessizliği,

uzun geceler boyunca bekliyorum ölmeyi.

canım oğlum benim.

teslim ettiğimde bu ruhu, bu emanet,

bu, bana zaruri yazılmış, bu çalıntı hayatı

döneceğim sana.

haz etmedim hiç realiteden

seninle yalan, çok daha gelirdi gerçek

canım oğlum bekle beni.

belki bir gün geleceğim, belki her gün gelirken öleceğim.

sonunda varacağım sana,

benim canım oğlum.

biliyorum öldün aylar önce,

toprak sen oldu sonra

hayat oldun çıktın önce.

benim güzel oğlum

biliyorum hiç düşünmedin, hiç yazmadın senaryo,

sen ne idiysen sen oydun

dile getirmedin hiç hissettiğini, birkaç ses kırıntısından türettin

yaşam sancındı sessizliğin.

yürü paşam benim, oğlum benim

ölüler diyarında canlı bekçim

sana geleceğim, sana uzun

sana bertaraf edilmiş hüzün,

sana kendimle geleceğim,

verilen ve dolunca sınırlı mühletim.

canım oğlum benim.