Bu masayı dağıtın dostlarım

Portakal çiçeği, direnç çiçeği ve müşkülüm

Şu savaş çiçekleri hani ezildikçe açan

Hani güzelliğiyle bin yaşatmadığınız Beria

En çok ona düşkünüm


Büyüyünce anne olacaktı

Bir gençliğe sığdıramadığınız Beria

Bir dünya doğuracaktı

Rahat uyutmadığınız Beria

Adının sancısına düşmekteyim


Ama siz saçlarımı bırakın

Okşamak istediğiniz karalarımı

Açlığınızla, böyle hınçla çekmeyin

Soğuk terlerinizi dökmeyin sıcak alnıma

Ellerinizi karaya bulamayın dostlarım


Dağıtın ne olur şu masayı

Beria gelecek, raks edecekti

Saçlarına utanç çiçeği taktığınız hani

Sandalyesinde irtihal yelleri esen Beria

Artık kalabalık masaların en tenhasıyım


Körebe oynayalım istiyorsanız

Ben bağlayamam gözlerinizi

Hani gözleriniz

Beria’nın kuşağına dolanan

Açın, sizinle oynayamam


Başınızı kaldırıp bakın, işte!

Ağlayan fil, kızgın ağaç, zıplayan kelebek

Değil dedi babam, yalnızca bulut

Nasıl söylenir?

Değil bulut, değil pareidolia

Yalnızca çocukluk


Beria çehresinden berrak mücevherleriyle örterken üstümü

Yalnızlık şarkısı tükürürdü babam yüzüme

Dostlarım dağıtın şu masayı

Ben bulutlarınızın en eğik yüzlüsüyüm


Eğik yüzüm, hani Beria’ya çevirdiğim

Çatlak toprağını sulamaktan gelmekteyim

Kan, mor, kırmızı

Bıraktığınız renkleri silmekteyim


Dağıtın şu masayı

Beria’nın kaynayan kanından bir azaba evrilmekteyim

Portakal çiçeği hani, ustaca utandığım

Ben ayıplarınızın en seslisiyim


Hasra gelmeyen ellerimi bırakın dostlarım

Bu ellerimle soldurduklarınızdan kalma bir mukavemet taşırım

Koyundaş değil

Değil yoldaş

Olsa olsa günahdaşınız olurum