Biraz daha az şeffaf bugün gökyüzü. Sırtımı yasladığım koca dağ bugün biraz daha az gösteriyor kendisini. Bazı bazı seçebiliyorum ağaçları. Yeşil, tonundan az daha soluklaşmış. Hemdem bir dostun her demden akan sohbeti gibi süzülüyor bulutlar, hemen arkasında masmavi gökyüzüyle. Yağmur çiseliyor ve ses oluyor doğanın çığlığına. Her damlasının yeri her vuruşunda. Dur demek istercesine insanoğluna, daha da güçlendirmek istiyor yağdırdığı taneleri. Ki insanoğlunu durdurabilmek adına. Yarıkkaya'dan esip gelen rüzgar, geldiği yerin efsanesinin ruhuyla sarmalıyor ruhumu. Tenimde gezdiriyor usulca soğukluğunu. Bir içim ürperiyor. Gözlerim kapalı dinliyorum bütün sessizliği. Melekler sağanak halinde inerken gökyüzünden yeryüzüne Tanrı'nın rahmetiyle. Bu dünyadan almak istediğim binbir türlü hazzı salıyorum nefesimle beraber vücudumun dışına. Belki biraz hafifliyor vücudum. Her şeyi balkonumda, arka fonumda hafif, tatlı bir müzikle görüyorum ve akabinde zihnimden geçenleri şöyle bir dolaştırıp bulutların ardından gerisin geri kalemime döküyorum. Mor, siyah bulutlar. İtiraf etmeliyim ki bu kalemde sizin çok emeğiniz var.