Şirketin bu uygulamasına dahil olmak isteyen kişilerin belirli kriterlere sahip olması gerekiyordu: kişinin yıllık gelirinin yarım milyondan fazla olması, tüm servetini şirkete bağışlayacağına dair hukuki yasalar çerçevesinde bir sözleşme imzalaması ve eğer önceden kullanmış ise bir daha banka hesabı kullanmayacağına dair geniş çaplı bir sözleşme imzalaması. Bu kriterler, en meşhurları olmak ile birlikte; aynı zamanda en güvenilir kriterler olma onuruna da sahiptiler. Uygulama aşamaları şöyle oluyordu: Kişi başvurur, gerekli sözleşmeler yapılır; kişiye ait paraların tamamı, şirketin muhasebesine girer ki bu muhasebe, milyarları içinde barındırabilecek bir muhasebedir; kişiye ait tüm mallar (araba, ev vesaire) şirkete bağlanır ve bu uzun serüvene başlamadan önce kişi, Müşteri Kürsüsü adlı bir alanda son konuşmasını yapar ve ardından Son Sahne adını verdikleri son bir uygulama yapılır. Bu uygulamada kişi önce bayıltılır; sonra beyni Müphem adı verilen cihaza bağlanır ve kişinin beynindeki tüm hatıralar paslanır. Paslanmaktan kasıt, kişinin silinmiş hatıralarının, serüvene başladıktan bir ay sonra ağır ağır beyne tekrardan girmeye başlaması ki zaten bu hatıralar ilk zamanlarda sadece çocukluk hatıralarından ibaret olur. Zaman ilerledikçe örneğin, dört yıl sonra kişinin beyni, bu şirkete başvurmadan yaklaşık bir yıl öncesine kadar daha önceden var olan tüm hatıraları tıpkı kuru bir süngerin suyu çektiği gibi çeker. Beynin bu hatıraları geri getirme konusundaki hızı, tamamen kişiden kişiye göre farklılık gösterir ki bu zamana kadar beş yıl boyunca hatıraları tam olarak yerine gelmeyeni de görülmüştür; hatıraları, serüvene başladıktan üç ay sonra tamamen yerine oturanı da görülmüştür. Ayrıca kişinin yaşı da bu konu üzerinde fazlasıyla etkilidir. Sonuçta elli yaşında birinin, otuz yaşında biri ile aynı zaman diliminde eski hatıralarına sahip olması söz konusu dahi değildir.
Serüvenin başlangıcı ise şöyledir: Kişinin bayıltılıp Müphem cihazına bağlanmasından sonra, şirketin çalışanları bu kişiyi şehrin en kalabalık noktasının yakınlarındaki kuytu köşelerden birine bırakır ve onu, alnına takmış oldukları ses ve görüntü alan cihazdan takip ederler. Bu cihaz; bir karınca büyüklüğünde olduğu, kişinin ten rengiyle yüzde yüz uyumlu olduğu ve dağların zemine çakılı olduğu gibi kişinin alnına çakılı olduğu için asla müşteri tarafından fark edilmez. Müşteriyi takip etmek için görevlendirilen şirket çalışanları, kişinin yaptığı her şeyi izlerler ve aradan maksimum beş yıl geçtiğinde takibi bırakıp müşteriyi şirkete getirirler ve ona tek bir soru sorarlar: "Beş yıl öncesi ile bugünün arasında bir fark var mı?"
Kişi, olan biteni artık tamamen hatırladığı için kısa ve öz bir cevap verir ve bu cevap genelde, "Evet." olur.
Zaten, bu uygulamaya sadece şirkete güveni tam olan insanlar katılır. İşin ucunda, paralarının tamamını bir hiç uğruna feda etmek durumunda olsalar dahi, bu girişime katılmaktan vazgeçmezler. Zira, hatıralarının tamamını üç ay sonra hatırlayan kişi, projenin asıl amacından saptığını ve parasını boşa harcadığını bilmesine rağmen, herhangi bir asilik yapmamıştır.