Beri gel, ey bakan çift göz!

Bir bilmecem var sana,

Senden öteye, senden ziyade.


Öyle bir makamdır ki

Ne rey gerekir, 

Ne kuru kalabalıklar,

Vaatler beyhudedir,

Dalkavuklar meyletmez,

Ne şöhret delisi, ne şan perisi,

Kulağın duyar söylersin,

Yasak notalar ile,

Gözlerin okur anlatırsın,

Kullanılmamış taze sözler ile.


Ellerin titremez, yazarsın.

Aç kalan yüreklere,

Mürekkep kokusu dolar.


Arkasında koca bir tarih,

Tekerrür etmez,

Her şey emsalsiz bir "an"


Loş bir deniz feneri gibi,

Düşünceye yön veren,

Tek bir fikir,

Ne kurşun işler, ne iftira,

Ne sağdadır, ne solda,

Fildişi kulesinde,

Zincire vurulmuş bir filozof sözü gibi,

Yalın ve adildir.


Ne göz boyar, ne kulak tırmalar,

Ne ıraktadır, ne yakında,

Dans eşliğinde bir devrim,

Ölümü tahrik eden bir tebessümdür.


Hani hırçın, kudurgan denizlerde,

Gemisi alabora olmuş,

Maceracı bir denizci gibi,

Çırpınmadan derin nefes alıp da

Susuzluktan bağrı yanmış ama,

Sonunda katre olmuş,

Sığınmış kabuklu bir deniz tarağına,

Yeterince mücadele sonunda,

Bir inciye dönüşmüş!