seni görüyorum,

hayatının yeni bir gününü adımlarken, işten eve dönerken.

sapsarı bir damla ter akıyor güzel kirpiklerinin yakınından,

benimle yaşadığın bütün günleri bir sabah poşete koyup boynu bükük kenara bırakmışsın.


nasıl öyle yitip gidiyor her şey,

bir sabah kalkıyorsun ve alıştığın her şey bir bıçak iziyle ayrılıyor.

ben kötü bir insan değilim yine de bir kaldırım çiçeği gibi yanlış yerde açmak için ısrarcıyım.

bir kaldırım çiçeği gibi ezildiğim yerde büyümek istiyorum.


öyle gönlümü açtım ki sana,

öyle çaresiz ve her şey mübah.

yürürken saçından tutup insan yanına seslenmem gerek,

sana tek kulaç yakınım ve önümde kilometreler var.


seni görmüyorum,

görmüyorum ve nasıl oluyor bilmiyorum hala yaşıyorum.

bedenim bir yerlerden gidiyor-geliyor,

gülümsüyorum ve gülümsemem hep sen acı çekiyor musun acaba der gibi düşünceli.


seni bir kahraman sandım,

çok masal dinlemenin getirdiği bipolar bir illüzyon.

seni beni alıp benden bile uzağa götüreceksin sandım,

istedim ki kökümü senin ayaklarının ucuna gömeyim.


ayak ucun beni içimden bir keskin bıçakla kopardı,

canını yakmak istiyorum, 

seni korumak istiyoru dünya tarihinde akmış bütün gözyaşlarından.


insanlar böyle mi bir odada kendi kendisiyle konuşmaya başlıyor?

insan böyle mi bir acının peşinde susup susup sonra herkesle konuşmayı bırakıyor?