Hangi bahaneyle döneceksin yüz çevirmekten başkasını bilmediğine

bilmem kendinden, kendini görmekten başka bahanen var mıdır

ellerin sıvılaştıkça anlaşılırdı hatırlarım, alınmazdın kâle

yeryüzü ya da dönmek isteyeceğin şeyi nasıl unutasın

aklın sürçtüğü geceler hatırlatır belki

bu, sana nasıl bir cendere

gözlerini kır, kırlaşan saçlarının anısına

dehlizlere inmeyi yaşamak sandığın zamanla işin ne,

ne oldun, sor kendine

sana yalnızlığını anımsatan güneş

ya da tamamen dünyada olmaktan başka ne


Dünya hâliyle eyleyemedin kendini, eyleyemezsin hâliyle

karanlıkta hasretini mi çektin ışığın

hasret miydi dilini çözecek olan

neydi vakitlerin sıkça uğradığı kirli yüzler

için itiraf bekleyedursun

sen dünyayı taşkınlığa çeviren meşgaleye sığın

bukleli taraflarına hangi gölgeyi düşürdün ömrünce


İnatla yüz göz, imanla pür- telaş kıvraklığın

haber alınamıyor, mushaflarda geçmiyorsun

şehirlerde, arayışındaki saçma gövdenle puslusun

gülümsemeyle çözdüğün mesele ne

bilincinde çınlıyor suni kalıntın

alçalıyor, zemine yakınlığını arttırıyor çalıntı çehren


İhmalkâr mıydın, senden arta kalana bir bak

bahse değecek faslın kalmamış

gerçi söylerdin hep;

senin için başka bir şey olmadı işte yaşamak


Gölgen bile anılırken

yok ettin yapayım derken kendini

yanılgı mıydı, başarısız bir çaba mı

keşke bir şeyler için bir cevabın olaydı

yaklaşan yaklaşsa da hatta nüfuz etse de

seni hiçbir şey tahrik etmeye yetmedi