Ocakta kaynar iken çaydanlık,

Demlenmenin başlamasını isteyen, evin sakini.


Attı, birkaç tutam karalığı,


Buharları içeri iten yumruklar ile.


O esnada;


Bir ağaç,


Bir kelebek


Ve bir ihtiyar selamladı,


Camdan içeri, sessizliği…


Ağaç şahitlik etmişti,


Ardısıra boşaltılan köylere.


Neymiş medeniyet şehirlerde ereği.


Artık sıra ona gelmişti.


Beş işçi, konaklıyordu bir haftadır bu mıntıkada.


Bir kağıt fabrikası mümessili,


Aralarında yarım asırdan büyük olan bu ağacın olduğu, koruluğu


Kağıda dönüştürecekti.


Taksimata şimdiden başlamıştı o,


Romanlara, dergilere ve kitaplara arz edecekti parçalarını.


Selam verirken, üçüncü günüydü kelebeğin.


Kozadan ayrılışı, kefen giydirmişti ona.


Konak oldu ona; papatya, gül ve leylak..


Ve ihtiyar bilinmez veya bilinemez,


Yirmi beşinde mi yetmiş beşinde mi?


Heybesinde yarım kalmış;


Üç yazı ve dört kitap


Selamlarken gülümsedi hepsi,


Toprak onları, kardeş kılacaktı.


Bütün bunlar bir bardak çay içerken oldu.