Sapkınlık...
Başlangıcını hatırlamadığım bir zamanda
İçimde yoğun bir şekilde duyumsamaya başladığım itkilerin iteklemeleri
Ve
‘’O zamana kadarki ben’’ in başta tanış olmadığını sandığı, ilerleyen süreçlerde ise çocukluğumdan yer yer hatırlamaya başladığı ve dolayısıyla aslında hiç de yabancı olmadığını anladığı, içimde beliren ‘’Bir başka ben’’ in kuvvetli istenci ve yönlendirmeleri
Doğrultusunda
Bambaşka yollara saptım…
O zamana dek yürüdüğüm ve o zaman dilimi içerisinde de yürümeye devam ettiğim yoldan
Saptım…
Başta direndim çokça
-Sırf korkudan…
Bir de içimin topraklarının geneline sirayet etmiş, sağlıksız ve haddinden büyük ego yapılanmasından...-
Zihnimi silah olarak devreye soktum ve içimde yeni yeni belirmeye başlayan ‘’Bir başka ben’’ in kafasına dayadım
-Yalnızca usulen mevcut acımasız kararlılığım ve hem usulen hem esasen mevcut küstahlığım ile...-
İçimde yeni yeni belirmeye başlayan ‘’Bir başka ben’’ i dışladım, onu içimden söküp dışımdaki bir yerlere atmaya, bırakmaya çalıştım
Dedim ki kendi kendime ha bire:
‘’Bu ‘ben’ olamaz, ben bu olamam ve zaten değilim de...''
''O zamana kadarki ben'' elbette beğenemedi içimde yeni yeni belirmeye başlayan ''Bir başka ben'' i
''Kusur'' adı altında bir dolu etiket yapıştırmaya çalıştı onun üzerine
Onu mantıksızlıkla, aşırı çocuksu olup yetişkinlikten kaçmakla, çılgınlıkla, delilikle suçladı
Utanç verici buldu
Diğer insanların yanında, dış dünyada o şekilde var olmaktan epey utandı
''Ciddiye almayacaklar!'' dedi
''Bak, göreceksin; bizi bu şekilde ciddiye almayacaklar, küçümseyecekler, hafife alacaklar, bize saygı duymayacaklar!..''
Ve daha nicesi...
Hemen hemen doğruydu dedikleri
Zira çocukluğumdan yer yer hatırladığım ''Bir başka ben'' in, çocukluk ve ergenlik dönemlerimde zuhur ediş biçimini diğer insanların o zamanlardaki karşılayış biçimi ve bana olan yaklaşımları yıllarca çokça yaraladı beni
Dolayısıyla hak verdim ''O zamana kadarki ben'' in tüm o dediklerine
Haklıydı...
İnsanların belki de hatırı sayılır bir çoğunluğu tarafından asla anlaşılmayacak, onaylanmayacak, ayrıştırılacak hatta özellikle en başta saygı görmeyecek ve hafife alınacaktım...
Ama bıkmıştım...
İnsanların geneli tarafından kabul ve özellikle büyük ölçüde saygı göreceğini düşündüğüm sentetik bir profil tasarlayıp onun içine kendimi yerleştirme, ite kaka sığdırma çabası içerisine girmekten fazlasıyla bıkmıştım artık...
Ve itiraf etmeliyim ki; fazlasıyla özlemiştim çocukluğumdan yer yer hatırladığım ''Bir başka ben'' i ve onun tıpkı tohum eker gibi içimin topraklarına kendiliğinden ektiği rengarenk hisleri...
Dolayısıyla çekimser kaldım başta, kararsızdım
''O zamana kadarki ben'' in yanında görünüyordum ağırlıklı olarak ama içten içe ''Bir başka ben'' in tarafına yavaşça kaymakta olduğumu da hissediyordum
Ve sadece izin veriyordum buna derinden, sessizce...
Sonra bir dönem geldi çattı
Benim nezdimde ''araf'' idi adı
''O zamana kadarki ben'' ile ''Bir başka ben'' arasında sıkışıp kaldım...
Ne tamamıyla ''Bir başka ben'' olabiliyordum
Ne de tamamıyla ''O zamana kadarki ben'' den kurtulabiliyordum...
İkisi arasında bir yerde, arafta kaldım
Ve bu dönem, benim bireysel zaman algılarım uyarınca, hiç geçmeyecekmişçesine uzun sürdü
Beni hem içimden hem dışımdan bayağı bir süründürdü...
Fakat oldukça kararlıydı ''Bir başka ben''
Benden vazgeçmedi
Anında pes edip, mücadeleyi öyle hemen bırakıp gitmedi
Beni içimden terk etmedi
-İyi ki...-
İçime çok yoğun ve de kuvvetli birtakım hissedişler ekti
Beşer kulaklarımla duymadığım ama içimin derinliklerinden bariz duyumsadığım sessiz seslerle doldurdu içimi
Ve onları benim için dayanılmaz kıldı...
Dayanılmazdı...
Görmezden gelemeyeceğim, içimdeki farazi halılarından birinin altına itemeyeceğim, göz göre göre yanından öylece geçip gidemeyeceğim kadar sarih ve de dayanılmaz...
Uzunca zaman kendime kılavuz etmiş olduğum zihnimi dahi alt etti
Başta güya silah olarak kafasına dayamaya kalkıştığım zihnimi aldı, eğip büktü, bir şeyler yaptı
Bir şeyler oldu zihnime
Berraklığını yitirdi, bulandı
Dalgalandı
Akışkan çalışma performansı bir hayli sekteye uğradı
Hatta öyle bazı anlar gelip geçti ki başımdan;
Yitiriyorum ya da yitireceğim sandım aklımı başımdan...
‘’Bir başka ben’’ pek yaman çıktı
Kontrolü, hayatımın direksiyonunun hâkimiyetini git gide kendi ellerine aldı
Bunu yaparken, zihnimi de git gide devre dışı bıraktı
Aklımın iplerini saldı ve bir de utanmadan güle oynaya cımbızla yoldu tel tel
Yolduğu ipleri benim ellerime doladı
‘’Al’’ dedi, ‘’Ne yaparsan yap bunlarla!’’
O zamana dek el işi alanıyla ilintili neredeyse hiçbir şeyle ilgilenmemiş ben;
''Bir başka ben'' in cımbızla tel tel yolup ellerime doladığı aklımın iplerini örgü şişlerine geçirdim teker teker ve örmeye başladım ilmek ilmek...
Nasıl öreceğimi bilmeden
Ne öreceğim hakkında net ve belirli bir fikir ya da içgörü edinmeyi beklemeden
Tamamen gelişine...
''Ör Berilnaz ör!..
Ortaya değişik şekillerde, henüz tanımlanamayan şeyler çıkıyor olsa da, ör!''
Sapkınlık...
Başlangıcını hatırlamadığım bir zamanda
İçimde yoğun bir şekilde duyumsamaya başladığım itkilerin iteklemeleri
Ve
Yine içimde belirmeye başlayan ''Bir başka ben'' in istenci ve yönlendirmeleri
Doğrultusunda
Bambaşka yollara saptım...
Eskiyi restore etmeyi, yalnızca dış cephesini yenileyip mantolama yaparak yoluma devam etmeyi tercih etmediğimden;
Baştan, sağlam bir temel atarak onun üzerine tamamen yeni formuyla inşa etmeyi seçtim hayatımı...
Fakat henüz inşa edebilmiş değilim
Hatta beşer algılarım beni yanıltmıyorsa; yakınından dahi geçemediğimi söyleyebilirim
Halihazırda net ve belirli bir inşaat plânım yok
Bir taslağım dahi yok
Sadece birtakım temeller atıyorum; üzerlerine tam olarak ne inşa edeceğimi bilmeden...
Sadece bir şeyler örmeye çalışıyorum ilmek ilmek; tam olarak ne örüyor olduğumu ve sonucunda ortaya nasıl bir şey çıkacağını bilmeden...
O an, akış içerisinde
O an içimdeki ''Bir başka ben'' ne derse, nasıl isterse...
Tamamen an' lık...
Sapa sapa ilerlemekten
Artık midem bulanır, başım döner, vertigo atakları beni daha sık ziyaret eder vaziyette yol alıyorken
Uğradığımız her bir durak
Ve
Bazen açıp yalnızca kafamızı uzatarak baktığımız, adımlarımızı içeri atmadan etrafa şöyle bir göz gezdirip hemencecik ayrıldığımız
Bazen ise açıp cesur ve istekli bir şekilde içeri girdiğimiz, adımlarımızı etrafta dolu dolu atarak gezdiğimiz ama bir süre sonra yine bir şekilde çıkmayı seçtiğimiz ya da çıkmak durumunda kaldığımızı hissettiğimiz
Her bir kapının akabinde
İçimdeki mevcudiyeti daha da güçlendi, yoğunlaştı ve daha da genişledi, yayıldı ''Bir başka ben'' in...
Bununla ters orantılı olarak daha da zayıfladı, seyreldi ve daha da daraldı, umuyorum ki artık büyük ölçüde silinmeye yaklaştı içimdeki mevcudiyeti ''O zamana kadarki ben'' in...
Aklımın ipleri salınmış ve de ''Bir başka ben'' tarafından cımbızla güle oynaya tel tel yolunmuş, benim ellerime dolanmış ve bizzat benim tarafımdan örgü şişlerine geçirilerek henüz tanımlanamayan bir şeyler örülmeye başlanmış olmasına rağmen
O vaziyette, adeta ahı gitmiş vahı kalmış hâldeyken dahi
Yer yer araya girip beni kendi tarafına çekme girişimlerinde bulunmaktan vazgeçmedi zihnim
Beni çelme ve kendi tarafına çekme, ''Bir başka ben'' i bana kötü göstererek onun içimdeki mevcudiyetini yeniden küçültme hatta silme çabası içerisine girdi...
Ara ara kapıldım ona, doğrudur
Hâlâ da ara ara kapıldığım olur
Ve endişe ataklarının sıklaşan ziyaretlerinden boğulacak gibi olurum o zamanlarda
-Yine zamanlardan az biraz o zamanlardayım halihazırda-
Ama izin vermemeyi seçiyorum
Buna
İzin vermiyorum!
Farkında olmadan, içimin derinliklerinden yıllarca hasretini duyumsadığım ''Bir başka ben'' i görmezden gelmeyi, bastırıp içimden silme gayreti göstermeyi artık tercih etmiyorum...
Aksine;
Ona inanmayı, ona güvenmeyi seçiyorum!
Onun beni yönlendirmekte olduğu doğrultuda ilerlemeyi, işaret parmağını doğrultarak bana göstermekte olduğu yerlere sapa sapa yolumu çizmeyi seçiyorum!
''Bir başka ben’’ in tasarısının, vizyonunun tam olarak ne olduğunu bilmiyorum
Zaman ilerliyor ve beşer algılarım uyarınca git gide ‘’daralıyor’’ benim için
Ve hâlâ yol haritam belli değil
Net bir rotam oluşmuş değil
Beşer gözlerim için hâlâ karanlık yolum, bir türlü aydınlatılmış değil
Bulanık birçok yerim, netlik bana hâlâ mümkün kılınmış değil
Bunlar ve daha nice ‘’değil’ ’in arasında, ‘’değil’’ lerle beraber yol almaya çalışıyorum
Bunu bana -asgarî düzeyde de olsa- mümkün kılan yegane şey;
Çok güçlü bir şekilde inanmayı ve itimat etmeyi seçiyor oluşum
İçimde beliren ‘’Bir başka ben’’ e...
Ki o da artık ‘’Bir başka ben’’ değil;
Sadece ‘’Ben’’…