Seni yıllar önce çekilmiş bir fotoğraf gibi hatırlıyorum,

bizim için mümkün değil,

bir çerçeveye sığacak kadar kaldık geriye.


başkaları için boş bıraktık çoktan elimizi.

sen, güzelliğin, bu hikayenin bitişi

günlerin üzerinde dağılıyor.


ben de kendime ''senin için kimdim?'' diye soruyorum,

ben kimler olmuştum, senin için bir çatının altında.


Unutulmaya alışıyorum,

vücudunun sıcaklığının nerede azalıp arttığını bilmemeye.

bir düşünce gibi seninle yürüyorum bazı günler,

yalnızlık çukuru biraz daha derinleşiyor.


apaçık bunca hak edilmiş yalnızlık arasında bazen adımlarımı karıştırıyorum,


sadece sana yüklemeye çalıştığım kuşku, korku ve bu cahillik-

hepsi bana ve benimle.


bütün kuşkular, korkular bütün bu cahillik

senin bile değil.


sesini düşünüyorum,

artık bir bedende yankılanmayan sesini-

kafamda uydurduğum bir şeye dönüşüyorsun.

seni bir zamanlar sevdiğimi söylersem bunun sorumluluğunu nasıl alırım?


çoğu zaman seni düşünmek mutlu bile etmiyor beni,

yolumuz dikenliydi, hevessizdi ve istenmemişti bile.

yine de hayatta bir şeyi özlemek kendimi insan olarak görmemi sağlıyor.


özlemek, düşünmek-

beni biraz daha insanlaştırıyor.

yakınmıyorum,

her şeyin bir köşe başında tanımadığım bir şeye dönüşmesine çoktan alıştım.


daha çocukken,

komşularım ölürken.

dünyadan çoktan nefret etmediğim için kendimi affedemiyorum.


senin burada olmaman benim için hayatı kolaylaştırıyor,

bütün boşluklarımı sana vermiştim,

olmayan şeylerin hesabını sorabilecektim sonunda.


senin

burada

olmaman

her

şeyi

zorlaştırıyor.