Bu kadar yakınımda durma
Bu kadar açık seçik gösterme kendini.
Bu bir gözyaşı dökmekle sırt çevirmek,
Bu bir tehdidin gerçek olmasıyla
Olmaması
Arasındaki ince çizgi.
Yarım ağızla konuşuyorum seni
Yarım ağızla,
Eskilerden bir korkumu anar gibi
Bilinmedik bir şey gibi sanki.
Kapı deliğini gözlerken ben
Gözlerin deliğe uzanmış bir namlu
Onlar,
Bir duvar saatini izler gibi.
Bu kadar açık seçik gösterme kendini
Bu kadar açık seçik çünkü
Korku şehvetin küçük kardeşi.
Bulur beni şehvetin en tenhasında
Bulur seni anlatan boş sokak beni
Sigaralı bir cam sefasında
Yaşamak suçtur dediğinde kitap
Yaprak kıpırdasa tutulur kalır bakışım
O zaman biraz ayıplanırım
O zaman biraz hiddetlenirim unuturum seni,
Biraz sakin kalırım
Sen bizim büyük babamız, ört artık ayıplı yerlerini
Böyle çıplak yaklaşma bana,
Utanırım.
Çekilmiş pimleri hatırlarım sonra
Ve pimi çeken elleri
Okyanusun var bildiğim çizgilerini hatırlarım
Ört artık ayıplı yerlerini,
Yalvarırım.
Kıyıya kaç zamandır yürüyorum
Hem okyanus ne zaman biter?
Bir avuç çakıl biriktirip fırlatmak benimki,
Zaten kurşun atsam onlar yine sinek zanneder.
Zaten izlemektir yerim önümü ve ardımı
Yalnızca bir suyun sonsuzluğu değil beni ürküten
Bir toprağın derinliği, ardımın karışık fotoğrafı.
Ve olmak, kopuk bir görüntü olarak
Ya da gövdemden böyle bir halat geçmesi
Böyle bir kaskatı ve yalnız bırakan
Ve olmak, aksinin en büyük yandaşı
Bir sur gibi haykıramıyorum kıyameti çağırarak.
O zaman halatları inceltiyorum
İnceliyorum unutmam gereken ne varsa
Yaşamam gereken ne varsa ona inceliyorum
Bir rüzgar bekliyorum öyle
Bir keskin bıçak,
Halatları kopartıp atacak
Bir rüzgar bekliyorum gözlerimi kapatıp,
Beni kandıracak.
Madem böyle sokuldun koynuma
Bana bir gerçekten söz et,
Susup dinlemek kalsın elimde bir tek
Susup dinlemek ve açılmak sana,
Bu yalanlara inanmasam ne olurdu sonum,
Bu karda kışta.
Bana alınma
Ben kendime de inanmalıyım çünkü
Ne kadar gerçek varsa o kadar uzakta
Ve fırlatmışım anahtarı okyanusa niçin
Bunu da okumuştum eski bir kitapta.
Bana alınma
Çünkü bu karda kışta bu rüzgarda,
Ellerim deniz kabukları arıyor kumun dibinde.
Sen kendini böyle dayatınca sendeleyip düşüyorum
Ve tilkiler neremden bir demir eritip özgür
Neremden kırk silah toplayıp saldırgan oluyorlar
Ve bir dakika öncesi hep
Benziyor eskimiş kahramanlıklara.
Beni bırakma ya da kurtar
Uzak dur,
Bak deniz kabukları fırlatıyorum suya
Yakalayabilir misin?
-Kaç kez sekiyorlar beraber sayalım
Kaç kez kanırtıyor beni bu halat
Her yanımızdan akarcasına geçen
Geçen neler var say bakalım
Say bir ki üç dört beş altı
Altı beş dört üç iki bir belki hiç
Ancak eksilirken aklıma gelirsin
Belki kırıcı olur ama çekinme
Benim bir istatistik olmadığımı iddia edebilir misin?
Benim anlamsız oyunlarımın sahte ilgilerle
Benim heyecanlı sözlerimin donuk yüzlerle
Savaştığı savaştığı saçma anların
Her neyse susmalıyım
Daha güzel oyunlar bulamıyorum
Karnımı doyurmalıyım sonra biraz arkanı dön
Sonra biraz uzun uzun uzaklara bakalım
Ne kadar da manalı bakalım
Güzel olur severler
Ne büyük tavırlarımız olur
Anlatmaya kalkarsam,
Tamam unuttum bunu
Bunu da unuttum bunu da bunu da
Yeter bana böyle laflar sıralama
Ben her şeyi bilenlerden nefret ederim-
Yeni bir haber duyuyorum
Elçi hiç gelmediyse doğmamıştır.
Ne zamandır katlanıyorum buna
Bir duvar örüyorum okyanusla arama,
Deniz kabuklarından.
Çünkü ardı yoksa okyanus da yoktur
Artık yoktur
Bu güzel boyalı taşlar olmalı, bu sarhoş eden sofralar
Ve uyuşturan renkleri şarapların
Bize güzel ezgiler ver İsrafil,
Kıyameti etimizden kopartıp atalım!
Seslerin sustuğu ve sonra
Bir cenaze evi yabancısının sustuğu
O bilinmez tavır asırların getirdiği,
Yanımızdan böylesine geçen neler var?
Bir şişeyi gasteye sararken karşımdaki
Bir bakışı gasteye sararken
Camdan dışarı bir kaçamak bakış kimsenin istemediği
Camdan böylesine geçen neler var?
Neler beni böyle güldüren böyle ağlatan
Yandıkça gevşeyen üşüdükçe ufalan sular.
Isıl dengesi ortasız bir dünya bu bana,
Öncesiz ve sonrasız derken bile asılıyorum halatlara.
Bu keder dediklerim ve kimi şeyler daha,
Bu sinsi sevinçler ağlamaklardaki,
Ve abartılmış dirimler ölümler
Bakmazsam görmediğim bu büyütülmüş sular.
Bir okyanusu denizden ayıran
Ayırdıkça güldüren ve güldürdükçe ayıran
Bir çingene şarkısı koskocaman.
Yapraklarını yolup avucumdan üflediğim yoncalar
Karışıyor dalgalara selametle, dört koldan.
Bu abartılmış sular, bana karalar bağlatan.
Bir denizi okyanustan ayıran
İşte böyle bir ufkun çıkıp gelmesi sisler içinden
Kendini dayatan ne varsa devirerek
Güçlenerek yine canevinden.
Bunlar yine bir ufkun belirip
Dargın ölümlüyü diriltmesi yerinden
Ebedi yangın sönmüyor daha
Yanan neler var
Bu kargaşadan doğup dirilen, bilincimden.
Rüzgarlarım var
Dünyanın duvarlarına çarpıp seken
Çakıllarım var beni götürecek yarına
Yarın, eski bir umuttan ve eski bir korkudan kalma
Hüma, uyanıp sisinden uçuyor büyük yangına
Bu kabuklara ismini kazıdım
Baktıkça beni hatırla
Füff
2021-08-23T12:56:49+03:00Teşekkür ediyorum. Beğenmene sevindim. ✏️
Ferah
2021-08-23T11:01:08+03:00Büyüsünden çıkamıyorum. Ellerine sağlık.
Füff
2021-08-22T16:52:12+03:00Teşekkür ediyorum. 🙏🌱
H. Nihan
2021-08-22T15:33:41+03:00Ne güzel bir şiir bu böyle, her şeyiyle çok güzel. Kaleminize sağlık. 🌸
Füff
2021-08-22T10:58:57+03:00Güzel yorumlarınız için çok teşekkür ederim. Beğenmeniz mutlu edici 🙏🙏 :)
Sinem T. Ç.
2021-08-22T03:31:35+03:00Kaleminizi çok beğendim, yüreğinize sağlık. Bir sonraki şiirinizi bekliyor olacağım (:
Kevser Karakaş
2021-08-21T23:39:04+03:00Şiirin sesi ve akışı öyle doldurdu ki içimi. Her bölüm ayrı dolu ve gürdü. Okudukça hem boğuluyor hem nefes alıyor gibi hissettim, gövdemden halat geçti sanki. Hep yazın, kaleminize sağlık. 🌿
Füff
2021-08-21T23:16:04+03:00Teşekkür ederim. Beğenmeniz beni mutlu etti. 🙏
Jean Valjean
2021-08-21T22:39:39+03:00Güzel şiir, iyi geldi.