şu an binlerce düşünceyle boğuşuyorum. ağlamamak için dişlerimi sıka sıka yutkunmalarım bir yana dursun, resmen boğuluyorum. ruhum yeterince yandığı, hatta tabiri caizse kaynadığı için vantilatörü kapatamıyorum mesela. sanki beni ferahlatabilirmiş gibi medet umuyorum ondan. ne acı, kanlı canlı insanlar, bir ruha sahip bedenler beni bu hale getirirken, cansız bir nesneden neler bekliyorum.


ne yapacağımı bilemediğim için kendimi burada buldum sanırım. gecenin bi' saati, annemi uyandırıp içim acıyor diyecek halim yok ya! anne bak, koca kızın bu yaşında nelere ağlıyor, bi' sarılıver, sığınsın sana.


hadi baştan anlatmayı deneyeyim, ne halta yarayacaksa. ben galiba dünyanın en hassas insanı olarak doğmuşum. en ince camlardan daha kolay kırılıyor, toz zerrelerinden daha ufak şeyleri bile kendime dert edinebiliyorum. hâl böyle olunca, inanılmaz yıpranıyor ve sıradan bir hayat yaşamakta da çok zorlanıyorum.


bütün duygularını en uç noktada yaşayan biri olarak, korkularım ve üzüntülerim de beni boğan eller olarak dahil oluyor her mevzuya haliyle. anında elimin, ayağımın, dermanımın kesildiği bir yere sinip sakinleşmeye çalıştığım atakların sonu gelmiyor. ne olduğunu bilmiyorum, ama gün geçtikçe kötüleşiyor. daha çok şeyden, daha fazla etkilenmeye başladım çünkü. baş edemiyorum.


bir terapistten, uzmandan yardım almam gerektiğini uzun zamandır biliyorum ama henüz yapabilmiş değilim. neden böyleyim? neden bu kadar üzülüyorum, neden insanlara bu kadar bağlanıyorum? bunları yaşamamak için insanlardan uzak durup mesafemi koruma kararımı iyi ki almışım diyorum. her darbede, her sarsıntıda, her sorunda böylesi yıkılıp paramparça olacaksam... gerçekten anlatamıyorum. seçtiğim ailem olarak gördüğüm arkadaşlarıma, az ve öz arkadaşlarıma, öyle çok değer veriyorum ki. her şeyi çok önemsiyor ve bunun ağırlığıyla başa çıkamıyorum.


kim der ki bu kız bunca şey hissedecek de bu kadar mahvolacak, hem de görünüşte, ortada hiçbir şey yokken. sorun da bu gerçi, yokmuş gibi görünen ama aslında kapı gibi var olan o şeyler. sanki biri nefes almamı engellemek için boğazıma yapışıyor. sayısız düşünce kafamda dolaşıyor. kötü olan her şey, el birliğiyle üzerime geliyor. düşüyorum. düşüyor ve yaralanıyorum. bırakın yerden kaldırmayı, sanki bana sırtlarını dönüp gidiyorlar.


ne halde olduğum umursanmıyor, kimse görmek istemiyor. uğraşılması zor biriyim belki de, hep ondan oluyor. hiç bilmiyorum. kendimi daha ne kadar köşelere saklayabilir, bunlardan kaçmayı nasıl başarabilirim gerçekten bilmiyorum. çaresizce yardım bekliyorum.


çok hatam var belki. çok yanlış mı yapıyorum, ama neyi yanlış yapıyorum? büyütüyor muyum, yoksa kafamda mı kuruyorum? sanmıyorum. gerçekten çok ağlıyorum. bu kadar yaygın kullanılan ve dile düşen bir kelimenin aslında ne kadar güçlü olduğunu ben çok iyi biliyorum. anmamak için verdiğim mücadeleyi de.


o kadar şey yapıyorum halbuki. kendimi kontrol etmeye, nefesimi dinlemeye, vesveselere kurban olmamaya çalışıyorum ama yapamıyorum. sıkışıp kalıyorum. çok yalnız, çok terk edilmiş, çok geçiştirilmiş, çok vazgeçilmiş hissediyorum. her şeyin kötüye gitmesinden, güzel şeylerin bozulmasından, sanki mümkünmüş gibi daha fazla incinmekten, atlatamamaktan korkuyorum.


kabusların içinde gibiyim sürekli. biri bitiyor diğeri başlıyor. kafamı kesip atmak istiyorum bir yere. düşünmenin cehennemde bir ceza aracı olarak kullanılacağına neredeyse eminim artık. ceza demişken, bu soyut hastalıkların tüm cefasını vücudum çekiyor. başıma ağrılar giriyor, ya ateş basıyor ya buz gibi oluyor; çok sık kusacak gibi hissediyorum. içimdeki cehennemin bütün pisliği dışarı çıkmaya çırpınıyor sanki. ruhum bedenime ağırlık yapıyor.


daha neyi, ne kadar anlatabilirim ki. zaten güç yetiremiyorum. stabil bir hayat süremiyorum, normal bir gün geçiremiyorum, sıradan bir insan olamıyor ve ne huzuru ne de sakinliği tadabiliyorum. rahatlama hissine çok yabancı olarak yaşıyorum. oksijen yerine zehir soluyorum. hayatta kalamıyorum.


yaşamakta çok zorlanıyorum.

ne yapacağımı bilmiyorum.

insanlardan korkuyorum.

artık üzülmek istemiyorum.

böyle aciz hissetmekten yoruluyorum.

sığındıklarım yüzünü çevirmesin,

sevdiklerim gelip geçecek desin,

beni inandırsın istiyorum.

her gün allah'a yalvarıyorum.



24.06.2021