Bu hayat sana her istediğini vermeyecek. Uğruna kendini paramparça ettiğin birçok şeyeasla sahip olamayacaksın. Koşup duracaksın, ayağın taşlara takılacak, birileri gelip yollarına taşlar koyacak, onlara takılacaksın,düşeceksin; yüzün, gözün, dizlerin, kolların, bacakların yara bere içinde kalacak. Canın çok acıyacak, yaşadığına pişman olacaksın. Ama asla vazgeçmeyeceksin.
Nedeni çok basit, yere düştükçe kalkmayı öğreneceksin. Yanıldıkça daha bir başka bakacaksın etrafına, sahip olduklarının değerini anlayacaksın. Hiç senin olmamış, asla senin olamayacak şeylerin peşinden koşturacağına yanı başındaki güzelliklerin farkına varacaksın. Sarılacaksın onlara, asla bırakmayacaksın. (Asla bırakmamalısın.)
Değerli ne kaldı hayatta? Sevgi mi? Bu, sadece senin içinde. Dünyada olan bir şey değil sevgi. Sevgi diye bir şey kalmadı. “Nefretin hükümdarlığı”, tam olarak bu. Bütün dünyada şu anda nefretin hükümdarlığı var. Umutsuz değilim; sevginin kazanacağından, eninde sonunda mutlaka kazanacağından eminim. Çünkü bir şeyi kazanmak için önce acı çekmen gerekir. Sevgi dolu insanlar zaten yeterince acı çekiyor. Bir gün kazanırlar mutlaka. Mutlaka,bir gün mutlaka...