Yalan kır atı olmuş

Mahmuzu şakaklarımı parçalıyor

Yaygaralar kopuyor umutlarımda


Şimdi ben varamazsam gençlik pınarına

Ya kaybedersem benliğimi fütursuzca

Kim kurtarır beni heyhat, ne olur sol yanımdaki boşluk?

Urgan sıktıkça parçalıyor gökyüzünü alevlerin uğultusu

Yanlış zamanda yanlış pencerelerin eşiklerine koştuk.


Sitem yağmurlarında ıslandığım gecelerin sabahı

Firkatin gözbebeğimi parlattığı o ışıksız gülüşlerin hışırtısı

Tutsak korkularımda... tutsak ve kederli

Elimi eteğimi çektim, ne olur yalnız bırakın beni kalabalıklarınızda

Allah’ım, inceltiyor sesimi içimde yükselen volkan

Masivanın ilk ışıklarında topa tutuyor hiçliğin tarumarı.

Ellerim kenetli suratımda, dişlerim çarpıyor birbirine

Kan... kan görüyorum kirazların gölgesinde.

Yurdumun alacakaranlığında işlenmiş içime ilmek ilmek

İşlenmiş içime parça parça kara sevda

Çocuklar -ki gökyüzüne hayran, gökyüzüne hasret-

Bense kavruluyorum bir sevdanın pençesinde.


Ne yapsam içimden atamadığım bu kara kedilerim

Tırmalıyor yalnızlığımın duvarlarını

Protest şiirler yazıyorum coşkun suların sınıfta kalan sonsuzluklarına

Kıyamazsın ki etrafında hıncahınç koşturduğun dalgaların sözlerine

Ağlamak bir anahtar, Yusuf’u kuyuda var eden

Ağlasan kazanacaksın ne kaybettiğini bilmeden

Boy aynalarında geçmişimi bulamazsın

Kaybettiğim gönüllere sor beni

Bir gün kusacağım öfkemi donuk bedenlere.


Bıçkın delikanlıydım, sahte kimliğimdi korkular

Şah çekerdim bir yaz akşamı hayatıma

Ilık terler akardı boynumdan, kepenk kapatırdı ölüm 

Karşılık veremezdi uykudaki şarkılar


Yani uyanamazsam bu sefer bu rüyadan

Ucu yırtılmış eski bir fotoğrafın arkasındaki satırlardan sesleniyorum

Yaklaşıyor yaklaşmakta olan’