çeyrek asır artı iki boyu dünyaya bulanmışım

ben miyim, ben mi düşünüyorum

-ben mi söylüyorum bunları

bilmiyorum hangi sesler yer etti kulaklarıma

benim olmayan hangi fikri savundum yıllarca

ben mi sevdim o kadınları

onlar mı dövdüler beni

bu kadar mıyız sayın aklım

ve lüzumlu akılsızlığım

içerideki bu sızı kimin

ya da nedir bu göğüs darlığı

bu yalanlar kimin -kimin bu gerçekler

ben miyim onca yoldaki sayısız taşa basan

küfür eden ben miyim ya da tellalı felaketin

surata inen bir yumruk mu yoksa surat mıyım

bir caddede basılan beton

ya da basan ayak mıyım

bunca katlanmışlık neden

dünya renksiz mi yoksa rengin âlâsı mıyım

bulut mu yüksekte yoksa

ben mi fazla alçağım

sevgilim al bu çayım, bu yalanın,

bu sigaram ve bu şarabım

sensiz bir âlim ya da

kadim bir budala mıyım

evindeki halı ya da eski bir lamba mıyım

şiir miyim şair mi

şehir mi yoksa taşra mıyım

dengesiz terazinin denge bulmuş anı mıyım

yoksa bir akıl oldum da yanlış başta mıyım

veya doğru göğüste mi başım

ağzım doğru yüzüne mi tükürüyor

atılan bir ok ya da hedef tahtası mıyım

yerinde sorulan bir soru mu

yoksa okyanusta bir balık mıyım

bankta oturan ben miyim, söyle

küstah bir dalgakıran mıyım

ben mi anlıyorum her şeyi

yoksa anlam mı beni kayırıyor

neden havlıyorsun köpek gibi

mesela yersiz çıkan bir kavga mıyım

duyuyor muyum kalabalığı

yoksa kimse yok mu orada

hiç olmadı mı bunca şey

-kötü bir rüyada mıyım

tezgahtaki ben miyim

ya da çöpteki bir portakal mıyım

gözlerim var, evet

lakin kusurlu bir âmâ mıyım.