Gökyüzünün demir pençelerini,
Sırtımda hissediyorum.
Ölüm kokan nefesiyle,
Kulaklarıma fısıldıyor ve
Yalın ayak çıktığım bu yolculuk,
Sona eriyor sanki.
Sonuna kadar açıyorum kanatlarımı,
Eklemlerimin çatırdadığını hissediyorum.
Olmayacak bir düşün,
Kaybolabileceği ihtimali bile
Ciğerlerimi korkuyla doldurmaya yetiyor.
Bir anda gözlerim kararıyor.
Yalpalanırken havada,
Uçuşan tüylerimi görüyorum.
Hürriyetimin onlara geçtiğini hissediyorum,
Yavaş yavaş süzülüyorlar gözümün önünde,
Zaman duruyor benim için.
Son durağa yaklaştığımı hissediyorum,
Süzülemeyeceğimi bir daha.
Güneşin alnında yaptığım yolculuklar aklıma geliyor,
Ne kadar da özgürdüm,
Ne kadar da huzurlu.
O günü hatırlıyorum evet,
Evet sanki güneş batmak için beni beklemiş,
Bulutlar narince dokunuyordu tüylerime,
En yüksekteki kuş bendim o gün,
Zirvedeki yalnızlığımdı o benim,
İliklerime kadar yaşıyordum özgürlüğü.
Belki de o gün,
Savaşımın görünmeyen bir yüzüydü,
Falımdaki son mutluluktu,
Kazanamayacağım bir savaşın,
En büyük düşmanımın,
Kaderimin bir göz kırpışıydı.