hainin iğreti savunmasıyla eş zamanlı bir baskın ve gök altı

ve insanın tanımında bile ters kelepçe, solunum tutmaya

bulanık bir suda çaresizce çırpınmakta yaralı deniz atı,

heybetinde kanaması delikanlının


bilmediğim sokağa yeni fularımla çıkardım,

yeni eldivenlerimle tanınmayan parmak izleri bırakırken kaldırımda uyumaya

bir ayyaşın sabahına sızardım sızıma sarılıp


çılgınlar gibi esrar içip çılgınlar gibi kahkahalar atardık, öyleydi bir zamanlar

gerçeği unutmak için bir şarkıydı gizlendiğimiz kalorifer dairesi

ta ki yanan kömürlerle kardeş olduğumuzu öğrenene kadar, siyah inci sanılan geleceğimiz

ve o noktada ateşle, şeytanla sırdaştı yakarıştaki ve hainlikteki dillerimiz

kırgındık ve göğe dönüktü ihanetlerimiz


buğuya işlenmiş kalpte eksik bir atardamar gibi

hep bir şeyler eksik geçmişe dair, yaşadıkça ilerisini 

eti yoğuran kararların yok oluşu bu, şüphesiz teslimiyet,

haysiyetsizsin, toprağımıza su döktün hayat

şimdi kaldırımda yürüyor ve neden intihar ettiğini dahi unutuyor insan

sirenleri de olmasa ne olacaktı bu cinayetin hali


kırmızı ışıkta geç, bu olması gerekene protestodur

çılgınlar gibi esrar içtiğimiz dumanlı partilerde kalpten gelen acı fren sesi

ta ki yanan kömürle harlanana kadar mezarda gizlediğimiz gözyaşlarımız


fragmanını izledim

muhtemelen sonunda antidepresan ile ters kelepçe