Bir şekilde sürdürmen gereken hayat telaşını ardına bıraktığında bir duvarla karşılaşacaksın. O duvarı sev. Tek bir kelime çıkmadan ağzından, bir mimik bile oynatmadan karşısına geçtiğin o duvarda dünyanın kara deliğine sen rastlayacaksın. Ben... evet ben rastladım. 


Hayatın tonlarını sev dediğimde kastettiğim renkler olmayacak. Sen hayatın ses tonlarını seveceksin. Yanında kavgalar olacak, trafiğin sesi diğerlerini uykusundan uyandıracak ama sen çoktan yola çıkmış olacaksın. Aklın duracak ama o gürültüyü duymayacaksın. 


Annenin öğütlerini sev. Her şeyini paylaştığın o insanın dostluğuna annen inanmayacak ve bir şekilde o kişi hayatından çıkacak. İçin burkulacak ama günün sonunda sen kazandığında ona teşekkür etmenin binbir yolunu arayacaksın. 


Alışkanlıkların gücünü hafife alma, alışkanlık edindiğin her iyi veya kötü şeyin bir dönüşü olacak. Kendini iyi hissettiğin alışkanlıklarını yaşa, diğerlerinden ise kurtul gitsin. Belki zorlanacaksın ama günün birinde bir başkasına İlham olacaksın. 


Çiçekleri sevmeyi öğren. Her çiçeğin bir hikayesi vardır fakat en sevdiğin çiçeğin hikayesini sen yaz. Ben en çok ortancayı severim mesela ve evet, bunun da benim için güzel bir hikayesi var. Bir gün gelecek ve biriyle ortak çiçek zevkine sahip olacaksın. O biri senin için özel olacak, bunu sakın unutma. 


Kendine alanlar yarat ve o alanlara isimler ver. Kutup yıldızı benim favori alanım. Orada deli bir dünya var ve sadece bana ait. Yüreğin sıkılacak ve sen orada özgür olacaksın. 


Ölme. Ne olursa olsun ölme. Gerçekten ruhun bedeninden çıkmadıysa ölme. Yorul. Üzül ama ölme. Mücadele etmeyi asla bırakma. Kazandığında gurur duyacağın bir şey daha olacak. Yaşa. Yaşamak senin için ne ise onu yap. Yeter ki yaşa. 


Hep sev. Hep daha çok sev. Sevilmenin ayrıcalık olduğu her yerde sevmenin sade zarafeti, seni her an daha çok aydınlatacak.