Bir gökkuşağı en fazla ne anlatabilir ki

Bir gök kadar benzersiz gözlerine.

Bir gök gürültüsü kadar içten gidişlerin vardı ki

Bir yaz yağmuru kadar ürkekçe düştün gözlerime.

Bir çölün ortasında kalmış bedenim mecnun kadar titrekti

Bir bardak sudan öte güneşin kuraklığına küskündü yüreğim.

Bir bahardık biz

İlkbahardık, cemre ilk bizim gözlerimize düşerdi.

O yüzden diğer mevsimler sevmezdi gözümüzdeki gülüşleri.

Bir sonbahara dönüştük biz, zamanla ve yavaşça değişmiştik.

Artık sararmış ve dökülmeye başlamıştı saçlarımız.

Poyraz kadar serttin ve bu gidişle bir daha dönmeyecektin.

Sonrası kıştı zaten; kar ile kaplı topraklarımda kuş sesleri işitilmeyecekti, çiçekler tohum vermeyecekti.

Börtü böcek dahil hepsi seninle birlikte gidecekti.

Sonra ben kış kadar soğuk ve sessizce dönmeni bekleyecektim.

Ve sen de dönmeyeceksin!