Utandırıp, başımı eğdiren binlerce mısra bırakıyorum
kiminde adın kiminde güzelliğini tuhafça anlatışım.
beceriksizliğimi ölçüp biçen bir ümidim varsa da
artık bu gidişle o da kesilir ve ağrıya ağrıya unuturum
göğsümü eriten bir zulüm bu coğrafya,
fakat olsun; ne çıkar, sen gülersen biraz daha...
unutmadan, çıkıp gezinelim son kez
son olduğunu bile anlaya gezinelim anadoluda
ben sevdikçe çaldılar içimdeki rahmeti
tanıdığım ne kadar uçurum varsa yerine koydular
sen gül biraz daha, alışmak bana bunu öğretti
ne kuşlar kalsın yanıma ne bir akdenizi bırak hatıra
her sevenin, sevdiği yere unutacağı rüyalar oydular
son kez seninle diyarlar aşındırırken,
günler batsın çıksın;
bulansın toprağın, ağaçların, dağların gövdesine.
unutayım, ama bir aklım varsa geriye ancak o kalsın