Gri bir gökyüzünün altında oturuyorum
Yüzümü kesen soğukluğu kucaklarken buluyorum kendimi
Yalnızlığıma benziyor diye seviyorum sanırım soğuk havaları
Sadece uyurken ısındığımı bilmemden dolayı
Soğuk havalara karşı alıp veremediğim bir şey yok.
Kalın bir çorap veya bir kediyle ısınmaya çalışıyorum
Senin ellerini tutabilir miyim diye soramıyorum sana
İdare etmeyi öğrendim zamanla
Hayvanlar sarar çoğu zaman etrafımı
Ya bir köpek gelir çalar gider ayakkabımı
Ya bir kuş konar yakınımdaki bankın kenarına
Yalnızlığıma kızarım ama bilirim ki ben aslında yalnız değilim
Sen yoksun diye yalnızlığımı bu kadar dillendiriyorum
Sen dışında herkes ve her şey uğrar yanıma
Bir tek sen gelmedin
Halbuki bir bardak kahve yapardım sana
Ama sanırım kırk yıllık bir hatır kalsın istemiyorsun, anlıyorum
Geçenlerde kendi kendime konuşurken fark ettim
Bana yapılan haksızlıkları, acıları düşündüm
Karşıma alıp baktığımda acılarıma
Boynunu büktüler karşımda, acınası halleri vardı
Sanki haksızlıklar benden özür diler gibiydi, buruldum.
Onlar bile yanlışlıkla geldiklerini biliyor gibiydi.
Sahipleri için çaresiz hissediyorlardı kendilerini
Acı bir tebessümle gülümsedim onlara
Olsun dedim gelmeseydiniz kendimi görme şansım olmazdı
Şayet gelmeseydiniz ben bu kadar güçlü bir ağaç olamazdım
Ne söylediysem sanki tesir etmemiş gibi
Başlarını yerden kaldıramadılar
Bir sigara yakıp izledim onları
Zamanında köklerime kireç suyu döküşümü hatırladım
Kendi kendini çürütmüş bir kadın oluşumu izledim usulca
Sonra ne olduysa tekrar filizlenmişim köşesinde kütüğümün
Ben öldüğümü sanarken yeniden doğmuşum aslında
Belki senin için belki de yaşama bir şans vermek için.
BÜŞRA AYÜLKÜ