Boğuldukça nefes alınan yerin cehennemi

Bir kadın yürüyerek yanımdan geçiyor

Öylesine vazgeçmiş ve sessiz ki

Bir günahımda süründüren o kimsesizliği

Kal da sus sahi sözlere demek isterdim

Yaşam bitmek üzereyken görmek isterdim

Son durakta binmeyen sırtıma

Kaçırır aklını, takar ruhunun peşine

Kader adını koydu yıllar önce

Ben zaten ölmüştüm yıllar önce

Tasdik etmeye ramak kala sarhoşken iyice

Dinlemeseydin de olurdu

Mektuplar raflardan düştüğünde belki

Gelirsin diye çokça düş sakladım

Takvimlerin arasına saklayıp

İmsakiyelerin güzel kalabalığında tattım

Ben babaydım sondaki koltukta oturan

Masraflı dertlerini masrafsız saklayan

Karışmış ömrünü bir yerlerde harcayan

Dövme yapışmış suratına çıkar onu

Senlik değil bu buhranlar

Ölüyor bir lisan daha, gel kurtar onu

Ellerine sağlık demekti sol yandan gelen

Anneye olan özlemdi sofranın tadı

Bir evden kovulmak kadar özlem kokardı

Belki de sayısınca beni adam saydılardı

Kurtarılmak için illa susmam mı gerekiyor?

Bence sahile bir şişe vurması gerekiyor

Öylesine bir adada yalnız başına

Açıldım öncesinden beri sana

Mektupları yaktım da geldim işte

Ölümün o soğuk kucağına

Diz boyu dostlar! Üzülmeyiniz gidişime!

Sayarsınız ömrümü görmediğiniz gülüşlerime