Belki orada bulursun, aradığın kıyametlerin eninde sonunda geleceğini bilirsin. Beni görürsün uzaklaşan bir şilepte, beni görürsün ki her şey bitmiş ve gitmekte. Her şeyin sona ermişliği ben olmuşken sen durursun. Çerh eden alemi gözlerinden vurusun. Beni söylenmeden bilirsin. Sinsiliğine aldanırsın alyuvarlarımın, damarlarımı bir sırça fanustan görürsün. Görürsün ki deşilmekte. 


Belki orada bulursun. Belki gittiğin tüm evleri benim bulunabilmişliğimin son durağı olarak görürsün. Bende bir son boy verecek gibi, bunu bilirsin. Yaklaşan yapraklarını gözlerimin. Beni bir pencereden sildiğin buğuda görürsün. Bir fotoğraf olurum senin için artık. Gitmeyi bilmezsin artık, geri dönmemeyi bulursun.


Belki bulursun. Filikam seninle çalkalanıyorken gelirsin. Gelirsin içi dışına çıkmış topraklarımın. Beni o topraktan kazımayı görürsün. Beni bir buluttan sıyırmayı damıtarak. Beni o hep korktuğumuz ölümden arıtarak, belki bulursun. Şimdi kusursun sen minicik dimağında gül bahçelerinin. Beni o resmin tam ortasında görürsün. Hattı çekersin üzerime, bu dizeler ki kurşuna beni, beni vurulmuş görürsün hatırımdan. Beni kovulmuş görürsün. Bir kalabalığın adımı andığını duyarsın. Ardını dönüp bakmaların, ardına bakmamalara dönüşür belki bilirsin. 

Uzaklara bakarsın. 


Belki orada bulursun, orada bana dair bir zerre bile olmazken sen görürsün. Beni hep ardımdan görürsün, ben seni görmem bilirsin. Ellerimiz bağlıdır bizim nerede olursak olalım, sen bu demirden tacı kır, biz kırılanlardan olalım. Cam olalım, kumunda olalım dışarıyı seyretmelerin, hamurunda olalım aşkı terketmelerin. 

Böylece su ve kan, bize doğru akar

ve böylece beni topraktan çıkar, bana aşkınla can ver.

Titrer ve solarsın bir bakışla, kan dolu bir dere yatağında uzanmış bakarsın. Gelen giden olmaz bilirsin, beni orada bulursun.


Belki bulursun. Yalanın yuvası çarpık dudakların bana çarpar. "afedersin". Affetmem belki bilirsin. Beni kin güderken görürsün. Beni giderken görürsün. Gömülmüş, düşmüş, ve başka onlarca sıfat ve ben onları koynuma sararak ceninliğe dönüyorum, beni görürsün. Eski bir annenin karnında yeniden. Esen tüm yelleri benden gelir gibi göğsünü açarak, rüzgarı benden bilirsin, bilirsin rüzgarı yaşayarak. Ve eserek bazen. Kendinde korktuğun her şeyi bende görürsün. Seni görmeyeceğimi bilirsin. Seni görmeyeceğimi bilirim. Bir daha asla, bir toprağı avucumla içsem bile.

Böylece bazen elimde bazen ağzımda durursun. Belki orada bulursun.


Belki orada bulursun, oradalar senin için var olur sanırsın. Ayakta olsan da yanıldın ve bundan sonra da benimle yanılırsın. Bana yenilirsin. Çünkü aklının her cızırdayışında bir kılıcı uyandıracağımı bilirsin. Beni orada görürsün. Bir kılıcın üstünde kuruyan damarlarda bulunurum ben. Yere damlayan mübarek suyu düşlerinin. Dökülmeye mahkum edilenin savaşındayım beni görürsün. Bırakırsın o dakikayı bana ki asırlarca sürsün. Dökülsün sisi gözlerimin kilometrelerce. Beni dökülmekte görürsün. Bana dökülmekte can suyu gözlerinden. Görürler, görürler ki bir yenilmiş şimdi dizleriyle yeniden. Bir cansızı tekmeliyor. ölürsün.


Belki orada bulursun, cüretimi görürsün Seni soldurana dek. Seni bensiz de oldurana dek durmadan akıttığı yağmur, bu şakaklarında şafaklar ilan eden yağmur. Dinersen benimle, sönersen benimle sön. Yanarsan kavrulmuş adımla, kırarsan yazların direncini benimle göm. Ellerime vur zem diye. Ellerimde suyu görürsün. Gözlerinden yayılmış ki görürsün. Bana bakıp birdenbire bir şeyler sorarsın. Bu, tüm faciayı dindirir bilirsin. Bu tüm yanmış ormanları, gerçekleşme ihtimali olan tüm kaygılı akşamları durdurur bilirsin. "Afedersin" 


Belki orada bulursun, burada bulunmayacağımı bilirsin. Sancılar görürsün düşlerinde. Onları sana ben yollarım bilirsin. Uyanıp köküne eğilirsin o çiçeğin. Benimle biçtiğin kalbi, benimle deştiğin suretleri senden ıramış görürsün. Herkesi günün birinde senden ayrı görürsün. Bunu bir aynadan görürsün. Tutkuların köze dönmüş sanarsın. Ben ateşi ağzımda senin için tutmuştum. Ben gaybın gaddarlığında bile ümit etmiştim. Seni bir geceye teslim ettim. Seni bulamayışlarımı görüp geçtin. Bir yastık oldu başlara taş kalbin, seni aynı sancıyla yakmayı buyuruyorken gökyüzü, beni gidiyorken görürsün.

Sancağını taşıyorum böyle bir gaybın,

bir süre öylece durursun

ben, bir fotoğrafta kalan acı kaybın,

umarım bulursun.